1
“-Peki baban ne iş yapar İbrahim”
hele şükür,
işde öretmenin öretdiği can alıcı nokdaya ğeldik nayet
(onu bilmeycek ne var canım)
“-kimin benim mi”
“hı hımm” dedi
..
“en eyi bildiğim şey
öretmenim öretti ya
çok şükür, bin şükür..”
..!*”?
de (hhh)!
daha demin dilimin ucundaydı
da (hhh)!
hay anası (hhhooouuuuuuuffffff)!..
neydi o meret
o şeyi hatırlayamadım”
“………..”
öğretmene baktım
gözler çelerik[1],
kaşlar çatık
baş sağa-sola, sallanıyor
dudaklar büzük
yumruklar sıkılmış..
hay o soruları da bilmez olaydım
bak hiş bişi bilmeyenner
ıpıra(ha)t oturup duru
gan beynimden fışgırcak
ter sırtımdan boşandı
neydi yau
öretmen,…. dudaklarını büzmüş, kaşlarını çatmış
çevreden en ufak bi yardım aradım
herkeş idam mangasının hedefiymişcesine
perişaaann
(neydi o nalet olası) umut yok.. yok
neydi o anasını… *”!
kimsede bi gaynaşma
bilgişlik taslama
“bak İbrem bile bilemedi ben biliyorun”
horazlanması yok
hay ben de bilmeden gedeydim
aklıma “ileşberden” başka bir şey gelmeyo
varısa da yoğusa da “ileşber”
yok gardaşım başga bişi yoook
adam bekleyo
“-yavrum baban yok mu”
“-kimin benim mi”
“-……
hı hı”
“-vaaar”
…
“-peki baban bir iş yapmıyor mu”
..
“-ba b b aaam ……..”
yapmaz olur mu
şimdi kahvededir de
“-kahvede” desem kahveci sanacak
ya da gumar oynayyo demiş olcan
…
“dağdan odun keser” desem,
ağaçları mı kesiyor diyecek
..
nadas eder deseeem
“nadas nedir” diyecek
işin gücün yoksa anlat gari
sabanı,
övendireyi
öküzlerin ne ediğini,
küspeyi
burçak, fink gırmasını,
geçen senenin anızını,
sulak daban tarlaların nadas yerine
fink, kelek ekildiğini
bizim öyle tarlamız olmadığını
taha doğrusu hiş tarlamız olmadığını,
“bobalı o(ğ)lanın
malı maşatının olmaca(ğı)nı”
dedemin tarlalarına ortakçı olduğumuzu
ooof off
öküz güder desem “çoban desene” diyecek
köyde her zaman her iş yapılıyor da
ileşber demek yasak
odunculuk değil,
nadascılık değil,
çobancılık değil
neyidi bu!
anasını …
avradını
ezzatını
……….
çattık belaya yau,
meetdişde ki de soru mu hinci
köyde sanki memurluk mu var
öyle ya babam müdür,
dokdur, polis-çavış filan olsa
köyde ne işimiz var
hoca değil,
muhtar değil,
bekçi değil
çoban değil,
..
galayçı, berber, saltıkçı,
semerçi, nalba(n)t değil
onnar şeerden geliyoru zati
bizim de şeerli halımız yok
öğretmen çocuğuna benzer durum asla
“ortakçılık” desem olmaz
dedemden yani ayrıldık
yanisi şu ki;
daha ortakçılık başlamadı
“zati öküzleri vermezse
bu iş yatar” deyo bobam,
halalarımın “gönü olmaz” deyoru anam..
hay bu ileşberliğin..
değil de ötekinin..
adam da beni bir göz hapsine almış ki
soluk alamıyorum,
şakaklarımdan aşşa(ğı) ter boşandı
sovuk sovuuk.. ooofff
ne olursa olsun anasını satayın
babamın yıl boyunca olmasa da
yaz boyunca, her fırsatta
pirinden başlayıp, yeline
ya(ğ)mır dovasından başlayıp seline
kadar sövdüğü “ileşberlik”ten başka
aklıma bir şey gelmeyo
bunu arkadaşlarım da benden beklemeyo
amma naçar en sonunda
ne olusa olsun anasına satayın
öyle de böyle de
sıra dayağından geşcez nasıl olsa
sayemde arkadaşlar da..
emme mahanası ben olmuş olcan işde..
yüzüm kıpkırmızı
meyuuus ve usulca
“-ileşber”dedim
sırtım üşüdü,
gışın dağda hatıla düşmüşün gibi
ala-ıslak titredim.
hinci bile içim titiredi valla..
[1] çelerme: gözlerin sonuna kadar açılmış, donuk ve sert bakış. koyunun murdar ölmesi, gözleri açık ve donuk olarak