-oradasın değil mi?
-aynısı gibi/sin değil mi?
-bıraktığım gibi
bitmemişti henüz
ve ikiye mecbur edilmemişti gözlerin
b-akmak için
diğerine geçiyorduk aşkın
bir aşktan diğerine
ve kuşlar
kentini kuşatmıştı
ebabil değil hayır…
bildiğin serçe
bildiğin kadardı
senin kadardı
senin bildiğin kadardı yani
asla fazlası değil…
tüm yarım kalmışlığımızla
eksik rüyalardan
terli çarşaflara geçiyorduk
bilindik zamanlardan bahsetmiyorum henüz
eteğini katlıyor musun/diz kapağının üzerinden
çözdün mü sorularının düğmelerini
biliyorum pek önemli değildi
aynı ben gibi değil mi?
eskidi,
sesin/nefesin/ellerin
ve bakışındaki iksir
parmak uçlarımı ısırmak
neden bu kadar deli ediyordu beni?
öğrenebildin mi bilmiyorum
denizlerden/şehirlerden/kentlerden
kendime döndüm
ki takip derin izler bırakmıştı ruhunda
avın..
ben kimi öldürdüm sahi?
ve günler neden tekerrürden ibaret
dağılmış bir kaç şeyi toplamak gibi
çocukların oyuncakları
-orada mısın ve hala..
yaşam, sağlam temeller üzerinde
şekillenir sevgili...
derin bir boşluk/sınır
bu kadar uzağımda kalmayı nasıl başardın
bak/bahar geldi
fesleğen açtı bahçesinde komşunun
ben, bir renk seçtim kendime...
-merhaba evet.
(...)