Bana göre bu yazı,  mutluluğun şifresinin yazılı olduğu bir reçetedir :-))

Bir konunun bir durumun şifresi  çözüldüğünde, bir kördüğümün ucu bulunduğunda  şöyle derin bir nefes  alır ya insanlar, benimki de öyle...

Ne zamandır düşünüyorum, insanlarımızın çoğu mutsuz...Niçin ve nedenlere cevap bulmaya çalışırken sanırım sonuca ulaştım.

Çevremizde yaşayan  insanlar algı ve idrak yönünden birbirlerinden farklılar.  Kişileri kendi algı paralelimize ve kendi doğrumuza  getirmek yani değiştirebilmek gibi bir düşünce  yanlış olur ve insanları olduğu gibi kabul edeceğiz  zira  her kişinin doğrusu  kendini ilgilendirir.

Toplumsal ilişkilerdeki mutluluk-mutsuzluk:

Bireyler arası birebir veya toplumsal ilişkilerin zedelenmesi  haklı veya haksız yere üzülmemiz  kendi davranışlarımıza bağlı. Örneğin inatçı kişiliği ile tanıdığımız biriyle inatlaşmak  sonuçta kendimizi üzmekten başka bir sonuca gitmez.

Algı ve idrak yoksunu kişilerden uzak kalmanın faydası kendimizedir. Böyle kişilerle zorunlu hallerde karşı karşıya gelinebilir. Gerçeklerle bağdaşmayan mantık dışı konuşmaları dinleMİŞ GİBİ yaparsınız, cevap vermediğiniz durumlar gösterir ki, konuya dahil olmuyorsunuz.  Muhatabınız da anlar ki (anlayabilirse)  onaylamıyorsunuz...Aksi halde, gerilimlere ve strese hazırlıklı olmalısınız.

Bir olay meydana gelmiştir, apartman komşuları arasında veya en çok da trafikte rastlarız. Haksız olan  kişi bakıyorsunuz ki cazgır! Ona "tamam arkadaşım, sen haklısın"  diyebilme olgunluğunu gösterebiliyorsanız eğer, konuyu daha ileri safhalara taşımadan kapatabilme becerisi sizindir. Aksi durumda  olayın yolu ve ucu açık ama sonu kesinlikle mutsuzluktur.

Yılanı bile deliğinden çıkardığına göre, güler yüz ve tatlı dilin nelere kaadir olduğunu bilmeyenimiz yok.

İç dünyamızda;

Mutlu olmanın özünde HUZUR vardır. İnanç destekli huzur, yetinmesini bilen kişilerin ve kişiliklerin iç dünyasıdır. Yetinebilmek gönül güzelliğini yansıtır. "Daha, daha fazlası" diye düşünenlerin hırslarının arzu ve isteklerinin sonu yoktur. Ulaşılamayan istekler mutsuzluk sebebidir.

Geçenlerde bir mecliste "en mutlu insan kimdir?" sorusuna   verdiğim cevap sizleri şaşırtmasın:

-Günümüzde en mutlu insan BORÇSUZ İNSANDIR dedim zira başını yastığa koyduğunda iki dakikada uyur, borç harç hesapları içinde debelenmez, haksız mıyım?

Sonra, kılık-kıyafet, modern eşyalar, ev, araba çok mu önemli?  Önemli olan  gerilimden uzak olarak ânın  HOŞ yaşanmasıdır.

Hayatı kendimize ve ailemize zehir etmeyelim:

Örneğin;

Bazı anne ve babalar çocuklarının eğitim başarıları için arkadaşlıklarına  kısıtlamalar getirirler  ve sosyal hayattan tecrit ederler illâ ki üstün başarı için.  Düşünmezler ki, her çocuğun  kapasitesi farklıdır.  Olmuyorsa, olmuyordur, aşırı baskılama çocuğun psikolojisini bozar bazen medyada karşılaştığımız gibi intiharlara kadar gidebilir.  Anne babalar uyguladıkları disipline sevgi/şefkat ve hoşgörüyü de ekleyebilseler sonuç daha mutluluk getirir her iki tarafa da...

Yakın çevremizde yaşayan kişilerin kusurlarını aramayalım, fark ettiğimiz kusurların üstünü örtüp gizleyelim tıpkı gece gibi (Mevlâna)

Kavga ve sataşmalardan uzak kalalım. Biz niye geldik bu dünyaya? Herhalde kavga ederek mutsuz olmak için değil, tam tersi iyi ilişkiler içinde mutlu olmak daha güzel değil mi?

Aile:

Bir kişi üç defa olmadı beş defa evlenebilir,  eş ve eş adayı çok  ama aile bir tanedir bilhassa kan bağımız olan canlarımız :-))

Sevgilerin filizlenip yeşerdiği, boy attığı çiçek açıp meyve verdiği ortam "ailemiz", bir mücevherdir :-))

Ailece  çoklu yaşam genelde mutluluk, yalnız  yaşamlar  mutsuzluktur, bazı istisnalar bu fikrin dışında.

Düşünerek bulduğum ve ulaştığım mutluluk şifresi:

BİRAZ KÖR, BİRAZ SAĞIR BİRAZ DA DİLSİZ OLABİLMEKTİR. Bu fikrimin patenti bana aittir :-))

Bazı şeyleri görmezden,

Bazı sesleri duymazdan gelerek,

Biraz da dil hakimiyeti...

Uzunca bir zamandır  bendeniz bunu uyguluyorum,

Uygularken de sevgi çemberi içinde HOŞGÖRÜ çıtamı  haliyle yüksek tutuyorum.  Sevgi ve saygı olarak  karşılığı alıyorum :-))  Ne demiş atalarımız: "ne ekersen onu biçersin"...

İnsan çok şey düşünebilir ama her düşünce dile getirilmez. Söz uçar diye bir tabir var ama bilinmelidir ki uçtuğu sanılan sözler belleklere yerleşir. Daha az konuşup daha çok dinlemenin sonucu  güzelliktir :-)

Kendimizi korumalıyız:

En doğal sermayemiz sağlığımız ve aklımız. Bedensel sağlığımıza itina ettiğimiz kadar akıl ve ruh sağlığımızı da korumalıyız,  zararlı nesne ve kişilerden uzak kalarak...

Çok iyimser ve verici olmanın zararına uğramamak için biraz BENCİL olmak gerektiğine inandım. Eskiden böyle düşünmezdim,  demek ki insanlar zamanla bazı etkenler sebebiyle değişebiliyorlar.

Sorunların halli için birilerinden yardım isteme ve beklentisi anlamsız. Unutmamak gerekir ki, SORUN NEREDE İSE, ÇÖZÜM DE ORADADIR. Kendi sorununa kendisi çözüm buldukça insan,  özgüvenini de yükseltmiş olur ki bu bile haz ve mutluluk verir.

Bana göre gerçekler ve ulaştığım sonuçlar bunlar... 

Hepinize huzurlu ve mutlu günler dilerim,

Selam ve saygılarla...

Yurdagül Alkan.

 

( Mutluluk Şifresi başlıklı yazı Gülalkan tarafından 5.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.