Bir baktım ki sustu dediler. Yemiyor içmiyor Gülüp konuşmuyor Öylece hareketsiz yatıyor. Gördüğü kara yıkıntılardır Bazıları çıkmayan canda umut arasa da Bir son nefestir beklediği Son bir nefes...
Hayatı iyisiyle kötüsüyle yaşarken Yüksek kaleler kurmuştu Dört bir yanına. Daha görülecek bir sürü işi vardı. Bilemezdi habersizce kapanacağını Bu dünyanın kapılarının. Ele avuca sığmıyordu çalışkandı Bir şeyler üretmek çabası hiç bitmedi Hep birilerine bir şeyler vermek istedi.
Elbette çok hatalarda yaptı Her beşer gibi. Birilerini yüceltirken Birilerini kırdı acımasızca Başka hayatlara müdahale etti Kendi bildiğince. Bir çoğu aldanışlarla tükendi. En sevdiklerine hoşçakal derken İçinde bir sızı kaldı.
"Gök yakut mavisiydi" umudun adı Haziran hiç böylesine ağlamamıştı Bulutlar bir yürek gibi kabarıyor Sağanaklar boşalıyordu yeryüzüne Kepek gibi dökülüyordu teni İçinde halen sönmeyen yaşama ateşi Dipdiri bedenini özlüyordu Hükmetmeyi hüküm vermeyi özlüyordu Oysa güneşin ışıkları çekilmeye başlamıştı Gök kapıda Azrail pusudaydı.
Ta ki O Haziran gecesine kadar Hastalığında bile rahat durmadı Yakıp yıktı ortalığı Bağırırken bir avazdı Hatırını sorunca nazdı O geceden hatırda kalan Donuk gözleri Ve suskunluğuydu Sustu...
( Gök Yakut Mavisi başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 9.06.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.