Korkuyla tepelere kaçışı anlatır
Bu bahar yaşlı deniz
Nedense fısıldar
Sarmaş dolaşken yakamozlara
Yıldızlarını salarken ortalığa
Gece bir o kadar sessiz
Mehtap gittiğine sevinir
Elbet kurulurken otağına
Oysa iliğine kadar
Yeşilliğini kurutup köyümüzün
Bir ihtişamla yakıp ortalığı
Sinesine çekilir dağların
Sessizlik koynuna girer
Lafı mı olur gördüğümüzün
Dolunay böbürlenir buralarda
Işığıdır artık kurtların
Sırılsıklam âşık bulutları
Kıskanır bu bahar sancılı deniz
İçinde fırtınalar kopar
Sallar hırsından kayıkları
Koca adam atmış bet beniz
Gökkuşağıyla dağıtır havayı
Rüzgârdan medet umar birazcık
O masum bakışları
Oysa kümelenirler bir hışımla
Üstünde köyümüzün
Çatarlar birbirlerine
Doyduğuna bakmazlar toprağın
Çamur olur yol bata çıka
Yorulur ayakları sarı öküzün
İnadına çıkıp bakmaz oyalanır
Biri arkasında koca dağın
Uçmaya gönülsüz kuşları
Bıktırır bu bahar cimri deniz
Vereceği üç beş balık
Bir kez duysa ya çığlıkları
Boşa yollar gün ışığını teklifsiz
Hiç yaramaz ki sessiz yaşayanlara
Çekip giden siz güngörmüş kraliçe
Ne hayatlar vardır aslında bilseniz
Oysa zoraki yolu düşene köyümüzün
Küçük dereleri kucak açar uçana göçene
Leylektir kazdır farkına varmaz öksüzlüğün
Gölgelik olur ağaçları zalim büyük deve
İnsanları türküler söyler şükreder
Şiir pek çıkmaz buralardan öyle
Bu bahar da ekinlerin arasında geçer
Gökyüzüne aittir mavilikler
Dr.süreyya önder