Sus'a kanadığı vakit çenesi çivilenmiş gerçeklerin
Kendini maktulden saymayan,
Mutlu insanların çığlıkları yükseliyor göğe yatağından…
Öyle hırçın geçiyor ki zaman
Başka bir âlemde
İntihar düşüyor solgun bir çiçeğin rüyalarına
Bir avuç kan yudumluyor,
Bulanık akıyor yine nehrin suları
Dolunayda ateş
Kıvılcımı öpse kalbi kırağı dudağından ah..!
Çünkü tebessümün ömrü
Vakitsiz gelen bir ölümle daha uzatıldı
Yıllanmış özgürlük türküleri söylerken yine yurdun
Pencerene tanıksız doğan güneşin haznesine,
Acı bir direnişten arta kalan,
Renksiz saatlerin şerhi düşüyor
Yine vedayı soluyacak gece
Üşüyor mu ay bakışların ey..!
Kaç yıldız doğacak birazdan,
Ama yüzünü hiç göremediğim
Sonra siyah duvağından,
Sargılı bir düş asılacak,
Eşkıya kokan taş duvarlara
Dünyanın bir yakasında
Herkes doyunca ve herkes eğlenince
Diğer yakasında,
Kente değen vakit,
Kırkı çıkmayan bir çocuğun gözlerini eritiyor toprağa
Feryatlar acı acı fışkırırken yüzüme
Hayatı bir annenin
Tonlarca ağır yüreğinden süzüyorum
Ve hayatı gördükçe körleşen,
Yükseldikçe irtifa kaybeden
Numaradan susan bir şaşkının
Tonlarca ağır uykusundan süzüyorum
Ne kocamaz bir ömürmüş yüreğin
Bilmezdin a çocuk, tenin ölüme abone
Öyle hırçın geçiyor ki zaman
Bilmezdin ayak izlerinde hep kıyamet telaşı
---
rb