“yasemenim,
Beyaz kokulu mağrur çiçeğim,
Beyhude geçen ömrümün gecesi bende günü sendedir, sihr-i efsun gibi sarar dört yanımı aşkın, yakar kavurur cehennem ateşleri ruhumu, biçareyim “of” diyemem yinede sana.

Ak bir yıldız doğar bahtımdan kara gecelerin sabahlarında. Şimali sana dönmüş ömrümün kıblesi sayar, kıyama durdururum ruhumu kan kızılı şafaklarında.

Küçüğüm,
Ne zaman ki sesini duysam , Nuh tufanından bir gün dolar avuçlarıma, ne zaman ki sesini duysam mısralar yağar üzerime dür-daneler gibi, ne zaman ki sesini duysam bu şehir ağır gelir düş yorgunu ayaklarıma.
Firakın şerha şerha bölerken ruhumu, senli demlerden bir ağıt takılır dudaklarıma, o dudaklar ki kaşının köşesindeki boşluğa gömülmek için gelmişler bu cihana.


Yasemenim,
Beyaz kokulu mağrur çiçeğim,
Yıldızlar seninle kavuşur yeni mahreklerine, bense vuslatı sildim çocuk gözlerimden. Vuslat ki aşkın en son katili , sen ki sonsuz kere ruhumda yankılanmalı, deva olmamalı hiçbir merhem dertlerime.

Küçüğüm,
Dokun bak yüreğim sağ yanağındaki gamzende atıyor…


“o gül-endam bir al şale bürünsün yürüsün,
ucu gönlüm gibi ardı sıra sürünsün yürüsün.”(Enderunlu vasıf)

( Sesine Ay Işığı Sinmiş Mektuplar (2) başlıklı yazı yasemin-eksi tarafından 6.03.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.