Rahmetli babaanneme çekmişim tatlı konusunda,
ne yapalım gördüm mü dayanamıyorum. Hanımında eli hünerlidir bu konuda, hoş
sade tatlı değil yemek konusunda da hünerini inkâr edemem, çocuklarda edemez.
Kalbimize giden yolun midemizde ki otobandan geçtiğini çok seneler önce
keşfetmiştir. O bizim midemizi doyurur, bizler de onun çocuklar ile birlikte
ruhunu doyururuz ne güzel karşılıklı alış veriş, böyle alış verişe can kurban.
Ben öyle birileri gibi tatlı ayıranlardan değilim. Ayırım yaptım mı gönül
koyuyorlar tatlılar bana, bizi çok seviyorsun öbürünü az seviyorsun muhabbeti
oluyor tatlılar arasında. Kendim tatlı ayırmadığım gibi ayıranları da sevmem.
Ne o öyle baklavayı yerim, tulumba tatlısını yemem, aşureyi yerim supu yemem,
dilberdudağını severim de hanımgöbeğini sevmem,(Meraklısına not: dilberdudağı
ve hanımgöbeği harbiden Türk mutfağının nadide tatlılarındandır cinsellik ile
bir ilgisi yoktur.) sütlaca bayılırım ama Kemalpaşa tatlısını ağzıma sürmem.
Ben de öyle muhabbet yok tatlı adına ve bilumum yemekler adına. Ha abartmıyor
muyum bazen yerken. Doğrudur abartıyorum, bu huyumu da sevmiyorum aslında.
Tatlının kilo yaptığı her bakımdan çok fazla yediğiniz zaman da kalp ve damar
hastalıklarına davetiye çıkardığı su götürmez bir gerçek. Kendimi acilen
frenlemem lazım geldiğini de biliyorum.
Çocuklarımda bana çekmiş özellikle kızım. Daha küçükken eve çikolatasız
gelmezdim. O da bilirdi her akşam cebimde bir çikolata olduğunu hangi gözümü
kırparsam o tarafta ki cebime balıklama atlardı sonrada yanağıma bir öpücük
tabi ki...
Geçen gecelerden birinde yine canım bir tatlı çekti bir tatlı çekti ki
sormayın. Tatlı krizim geldi mi bizim ev de hemen kriz masası oluşturulur ve
çok kısa sürede karar alınarak uygulamaya geçilir. Bu eskiden de böyleydi
şimdilerde de böyle, gelecekte de böyle olacak. Ah babaannem tatlı konusunda
seni bu kadar taklit ve takip etmeseydik de kilolar bize koşar adım tansiyon ve
kalp rahatsızlığı olarak dönmeseydi. Tuzlu ve acıdan nefret derecesinde kaçardı
rahmetli babaannem hatta ağzına hiç çiğ köfte koymamıştır desem fazla abartmış
olmam onun tatlı ve acı ile olan teşriki mesaisini.
Bu tatlı krizi başka krizlere benzemez tek çaresi tatlının yapılıp krize
girenlere acilen ikram edilmesidir. Komaya giren hastaların acilen yoğun bakıma
alınması gibi bir şeydir bu. Seslenirim gece gece saat 22.30 sularında
‘'Hanııım canım bir tatlı çekti ki hemen iki dakika da şöyle bir sanatını
konuşturup bir şeyler ortaya çıkarsana.'' Hanım divanda gazete okumaktadır.
‘'Tatlı olarak ben varım ya, a canımın içi ben sana nereden bulup da yapayım bu
saate tatlı ben sihirbaz mıyım?'' sahibine sırnaşan kediler gibi yine
seslenirim.''Sen istersen neler neler yapmazsın, geçen ay ki Avrupa tatlı yapma
yarışmasında derece yapıp altın madalya almamış mıydın hem sen?'' biraz biraz
koltukları kabarır hanımın onun dağarcığında da vardır espri ve hazır cevaplık
‘'Yok gümüş madalyaydı altını kıl payı kaçırmıştım, amma yağcısın sen de be
hayatım, yapmasına yaparız da malzememiz az sponsor olacak adam lazım bir de.''
Oh lala sponsorluk bizim babadan kalma mesleğimiz aslında hemen kriz masasında
kızım ve oğlum ile ufak bir yuvarlak ya da dört köşe masa toplantısı ‘'Oğlum,
kızım malzememiz eksikmiş sen de kaç para var bak bakalım on lirasını ben
vereyim siz de kardeşin ile aranda beş altı lira denkleştirin halledelim bu
işi.'' Başka masalara benzemez bu kriz masası şak diye karar alınır şuk diye
pattadanak çözülür problemler bu masada. ''Lan boş verin bebeler hepsine ben
sponsor olayım yine sizin şimdi harçlığınız azalmıştır, yalnızzz bu adam benim
babam koca yürekli adam şarkısını da söylemeyi unutmazsınız herhalde.''
Tatlının da koca yüreklilik ile ne alakası varsa...
Allah'ın hikmeti işte gecenin saat on birinde yani 23.00 ünde tam da
yakınımızda nöbetçi bakkal arkadaş müşteri bekliyormuş. Hemen bir koşu oğlan
ile kız ne gerekiyorsa alırlar ve mutlu sona doğru adım adım gidiyoruz. Başında
da bekledik mi hanım kızıyor lakin bizde de sabırsızlık had safhada, kan
şekerimiz düşmüş yerlerde sürünüyor neredeyse. Zaman hızla ilerliyor beş on
dakika sonra o gün ve gece bitecek ertesi gün ve geceye merhaba diyeceğiz
ailecek. Sesler yükselir ‘'Hanııım daha olmadı mı midemizde isyanlar had
safhada.'' Hanım müjdeli haberi vermeye yakındır. Mutfaktan seslenir ''Ey ahali
son iki dakika sıkı duruuun.''iki dakika bize sanki iki gün gibi gelse de mutlu
sooon. İçi bisküvili suplar önümüze tıngır mıngır gelince kriz de ortadan
kalkmış kriz masası da bir sonra ki krize kadar lağıv edilmiştir...