Bir izlek…
Edinimi ve girizgâhı varsayılanın
Çok ötesi,
Tüm karmaşıklığı o edilgen ruhun.
Anın yalıtılmış seyri,
Kıdemli bir yolculuk
Marazi bir yokluk belki de…
Zorunlu ve sorunlu bir muafiyetin
Kırılgan türevi kadar yetisiz
Yalpalarken boydan boya
Düşlerin izdüşümü
Ruhun izbelerinde yer bulan.
Gövde gösterisi şu farkındalığın
Müphem ve sıra dışı.
O eşsiz devinim ana rahminde
Kadın ve düşleri nasıl da doğurgan.
Biteviye o ahenksiz sesin duyumunda
Kızılca kıyamet koparken
Tam da var olmanın eşiğinde
Soyut bir resim kadar
Duyarsız ve anlaşılmaz
Adı insan
Sığındığı Rahman
Kudreti emsalsiz yeryüzünde, ahrette…
Silik bir parmak izi
İnsana dair tek izlek
Eşi benzeri yok ki.
Rabıtası engin düşlerin ve nispetinde
Kırılgan bir kadın yüreği;
Sömürülmüş
Ve yalıtılmış o sesin bitiminde
Vuku bulurken sükûnet.
Ölüme en yakın
Azrail son yoldaş
Kara cüppeli melek
Aralıksız tutarken nöbet…
Aslına rücu etmenin şevkiyle
Rıza göstermez iken melekler.
İzafi bir gösterge
Ruhta yer bulan.
Sırat köprüsü:
Ne yoksun ne de durağan
Nefsinin hizmetinde âdemoğlu
Son pişmanlık yeri geldi mi
Tekabül eden o zincirin son halkası
Korkuturken gölgeler.
Karanlığın bitiminde
Küçük bir kum zerresi kadar izafi
Ne reşit ne de edilgen
Varla yok arası.
Sefil bir imgenin nakaratında
Rezil rüsva düzenin son katmanında
Kabuğu kırık, korumasız
Ar damarı çoktan çatlamış.