Babama Japonya'yı sevdiren Kadın-24


 

Ayakları yorgun ve bedeni bitkindi. Umutsuz değildi ama bir an önce de aradığı adresi ve kişiyi bulmayı o kadar çok istiyordu ki! Zamanını boşa geçirmek istemiyordu. Bu gezinin olumlu neticelenmesini istiyordu. Yakın bir zamanda pek vakti olmayacaktı…


Caddenin birinde denk gelen lokantanın birinde bir şeyler yemiş, bedeninin yakıt ikmalini yapmıştı. Günlerdir yollardaydı ve bir hayalin peşinde dolanıp duruyordu.


“Acaba kendime ulaşılması zor bir hedef mi seçtim?” diye sordu kendi kendine… Nefsi bir yandan aramayı bırakması için telkinlerde bulunurken, aklı ise bu işi bitirmesi, yarı yolda bırakmaması gerektiğini telkin ediyordu.   


Yemek tabakları kaldıran kız, elindeki kahve fincanını masaya bırakırken, yabancı adamın masa üzerine açtığı Kyoto haritası üzerinde parmakları ile adres aramasına takıldı gözleri…


“Bayım, yardımcı olabileceğim bir şey var mı?”


Genç Adam başını kaldırdı ve yanı başında dinelen genç kıza baktı. “Evet…” dedi ve devam etti. “Gojo-Rose sokağını arıyorum ama bir türlü bulamıyorum. Mutlaka gitmem gereken bu son adres…”


Genç Kız “Niçin mutlaka gitmek istiyor ki?” diye içinde sordu kendi kendine.

“Bir adresi arıyorum.”


Genç kız da işin içinden çıkamadı. “Özür dilerim, ben de bilemedim. Ama benim patron bilebilir. Dur ona sorayım.” Genç kız kasanın önünde oturan patronuna bir şeyler sordu.   


Genç Kız geri geldi. Harita üzerinde tarif edilen sokağın olduğu yeri arayarak buldu. “Gojo-Rose bu sokak… Buraya çok uzak değil, yürüme mesafesinde… Yürüyerek de gidebilirsiniz.”


“Yardımlarınız için teşekkür ederim.”      


“Bir şey değil,” dedi ve görevinin başına döndü.


Dr. Safa kahvesini içip, hesabı öderken kasada oturarak hesabı olan adam “Yine bekleriz efendim” sözlerine “kazancınız bol olsun efendim” diyerek oradan ayrıldı.


Ve vakit geçirmemek için yola koyuldu. Sokaklara baka baka ilerliyordu.

 

...

 

Enomoto-san daha yerinden kalkmamıştı ki, o arada görüntüye genç bir yabancı takıldı. Uzun boylu, yakışıklı ve kendinden emin bir görüntü sergileyen yabancı genç elindeki haritaya bakarak, etrafına bakınıp duruyordu. Bir yer aradığı bakınışından belliydi. Yabancı genç yaklaştı ve sordu.


“Özür dilerim, Gojo - Rose sokak burası mı?”  diye soran yabancı gence Hitomi Hanım ayağa kalkıp ona doğru dönerek “Evet...” dedi.


Genç Adam “Ben 24 numarayı arıyordum,”


Hitomi “Burası… Peki, kimi arıyorsunuz?”


“Hitomi Kinugawa adında bir hanımefendiyi arıyorum,”


Bu güne kadar hiç karşılaşmadığı ve hiç tanımadığı yabancı bir adamın kendini aramasını merak etti. Yabancı genç adamı baştan aşağı süzdü.


“O hanımefendiyi niye arıyorsunuz ki?” diye sordu.


     O arada yaşlı Enomoto-San kalktı.


“Kızım senin de müşterin geldi galiba… Ben ufak ufak eve doğru yollanayım…” dedi.


     Hitomi “Yine beklerim Enomoto-San teyze…”


     “Sen genç adamla ilgilen yavrum. Yolum düştükçe ben yine uğrarım,” dedi ve kapı önüne bıraktığı market tekerlekli çantasını alıp sürüyerek çıktı.


     Hitomi yabancı genç adamı şöyle tepeden tırnağa bir daha süzdü. Genelde genç kızlar, daha çok öğrenciler, arada bir yaşlılar portrelerini çizdirirlerdi. Yabancılar çok nadiren gelirlerdi. Yaşlı kadının kalkması ve söze girmesi ile yabancı adam o arada susmuş kadına bir cevap vermemişti. Hitomi “Portre mi yaptırmak istiyorsunuz?” diye sordu.


     Dr. Safa önce düşünür gibi yaptı ise de duvar üzerinde ki kapı numarasını okumuştu. Doğru adrese geldiğinden emindi. Duvarda küçük bir tabela asılıydı.


Küçük tabelada “Siyah-Beyaz Çizim Evi” yazıyordu.


    “Aradığı kadının bir isim benzeri olabilir miydi?” Onun için dikkatlice bakmaya devam etti. Yoo yo yanılıyor olamazdı. Genç Kızlık resmine o kadar çok bakmıştı ki… O genç kızın yaşlandırılmış hali olmalıydı.


Babasına Japonya’yı sevdiren kadını görünce heyecanlanmıştı. Biraz tereddüt, biraz da heyecanlanır gibi olduğundan boş bulunup “Evet, dedi.


     “Buyurun öyleyse, sizi şöyle alayım. Başlamadan önce söyleyeyim, 2500 Japon Yen’inizi alırım.”


Genç Adam “Benim için sakıncası yoktur,” dedi.


Genç Adam ayakkabısını çıkardı. Eşikteki terliklerden birini giydi. Çantasını bir kenara dayadı. Kendisine gösterilen koltuğa oturdu. Simsiyah bir saç, kalem gibi bir kaş, hafif esmere çalan bir yüz ve kalem gibi ince bir bıyık vardı yabancı adamda…


Hitomi gayet güzel Japonca konuşan adamın milliyetini merak etti. Ne kadar güzel Japonca konuşursa konuşsun kesinlikle bir Japon değildi. Bundan adı kadar emindi.


“Çizim yaptığımı nereden öğrendiniz? Size bir tavsiye eden mi oldu?” diye sordu.

 

Avrupa ülkelerinin insanlarına da pek benzemiyordu. Afrika ve pasifik ülke insanlarına da hiç benzemiyordu. Peki, öyleyse bu delikanlı hangi milletten olabilirdi?


“Hayır, bir tavsiye üzerine gelmedim” dedi Genç Adam…


Hitomi Hanım Genç Adam üzerinde dikkat kesilerek “Peki öyleyse, adresimi neden soruyordunuz?”


Genç Adam “Sizi arıyordum…” dedi ama Hitomi Hanım aklı başka yerde olduğu için Genç Adamın söylediklerini anlamamıştı. 


Hitomi, daldığı hayal âleminden sıyrılarak “Arzu ederseniz çay ikram edebilirim…” dedi.


Genç Adam onca yürümenin ve bunca yorgunluğun üzerine “Buna asla yok demem… Yalınız sizin fincanınız gibi büyük olursa memnun olurum…” dedi.


Hitomi; Genç Adama tebessüm dolu bir bakış fırlattı. Ukala birine hiç benzemiyordu. Üzerinden asalet, yüzünden dürüst ve onurlu bir insanın yüz iadesi vardı. Genç Adamın cesareti hoşuna gitti.


Bir yandan kim olduğunu, nereden ve niçin geldiğini merak ediyor, aklından geçen binlerce bilgi ve görüntü arasından bir şeyler çıkarmaya çabalıyordu.


Ama bilinçaltı arşivlerinde bu gençle alakalı hiçbir kayda ve görüntüye rastlayamıyordu. Bu bilinmezlik ve bilme merakı heyecanlanmasına, merakının artmasına sebep olmuştu. Kalp atışları bile hızlanmıştı.


Ses çıkarmadan mutfağa geçti. Bellek taramaları hiçbir işine yaramamıştı. Ne lokantalarda, ne de yollarda hiç karşılaştıklarını hatırlamıyordu. Büyük bir kupa bardakla çay getirdi ve konuğuna sundu.


Genç Adam “Çok teşekkür ederim, siz içmiyor musunuz?”


Hitomi fincanına baktı. Fincan boşalmıştı. Zincirinden boşanan düşünce akışlarını durdurmaya çabalasa da elinden bir şey gelmiyordu. Yerine oturacaktı ki...


Genç Adam “Birlikte içeriz ümidi içindeydim,” dedi.


Kadın “Bana asılmıyorsunuz değil mi?” dedi.


“Asla ve kat’a… Ama sizin gibi bir hanımefendi ile baş başa bir çay içme hatırasını, bana anılarımda yaşatmama izin verirsiniz değil mi?” dedi.


Yabancı Adamın nazikliği ve nezaketi karşısında sanki bir genç kız gibi şaşırmış, yanaklarına kan yürüyünce yanakları pembeleşmişti.


“Ne söylüyordu bu yabancı genç? ‘Çay içme hatırası ve anılarda yaşatma izni’ de ne demek oluyordu?” Bir anda aklı durur gibi oldu.


...


Devamı var

...

Ant-150515

 

( Jap. Sevdiren Kadın-24 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 13.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.