Karşılığı hiçbir maddiyatla ölçülmeyecek kadar yüce ve kutsal bir meslek. Öğretmenlik. “Başöğretmen” unvanının Atatürk’e verildiği 79. yıl ve bu günün öğretmenler günü olarak kutlanmaya başlanmasının 27. yılındayız. Atatürk’ün 100. doğum yıldönümün de yani 1981 de 24 Kasımın öğretmenler günü olarak kutlanmasına karar verildi.

Öğretmenler, öğretme işine kendini adamış yapıcı, özverili, içi insan sevgisiyle dolu kişidir. Onlar aydınlık demektir, yarının nesillerini yetiştirecek kişilerdir. Her alanda yeniliği savunur, becerilerin ve hayata bakış açısının geliştirilmesine yardımcı olur. Çocukları Milli birlik, ahlak, kültürel açıdan yetiştirebilmek için emek ve sabır ile caba sarf ederler.

Annelerin küçük yavruları öğretmenlere emanettir, onlar yetiştirir

Atatürk; “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” diyerek öğretmenlere verdiği önemi ve yüklendikleri sorumluluğu anlatmıştır.

Öğretmenlere, yaptığı görevin kutsallığını anlatan birçok güzel sözler söylenmiştir. Bunlardan birkaç örnek;

“Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum.” (Diyojen)

“Dünyada her şeye değer biçilebilir ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü onun eseri her şeydir ve hem de hiçbir şeydir.” (Socrates)

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” (H.z. Ali)

Bu kadar değer verilen baş tacı yapılan öğretmenlere, acaba hak ettiği saygı ve ilginin ne kadarı gösterilebiliyor? Hiçbir maddiyatın yeterli olamayacağı emeklerine ne kadar karşılık verebiliyor. Öğretmenlere saygı ve sevgi sadece kâğıt üzerinde ve bu güzel günde okunan birkaç şiir ve anlamlı birkaç yazıdan ibaret mi? Bu özel günde verilen çiçekler ve hediyelerle birkaç günlük kutlama programlarının içine sığdırılıp daha sonra bir kenarda kalmamalı. Olmamalı tabi ki.

En önemlisi ki o da fazlasıyla hak ettikleri saygı. Başka bir beklentileri olmayan emeklerinin karşılığı olarak saygı göstermek gerekir. Bir öğretmenin üzüntüyle anlattığı bir anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sekizinci sınıflardan bir kız öğrencinin ders saati içinde ağzın da çiğnediği sakızı fark eden öğretmenimiz çıkarıp atmasını ister. Gelen cevap olumsuzdur. Defalarca tekrar etmesine rağmen bir sakıza söz geçiremeyen öğretmen aileye haber verir. Aileyle görüştüğün de aldığı cevaba daha çok üzülür. “Ne oldu ki öğretmen bey çiğneyi versin o gençtir.”

Eğitim ilk önce ailede başlar daha sonra da okulda verilen eğitimle geleceğin nesli şekil alır. Temelsiz bina olmaz temel ailedir. Aile içinde ki uyumun okul başarısı üzerinde ki etkisi büyüktür. Aile de saygıyı ve sevgiyi görmeyen çocuk bu gün öğretmenine yarın çevresindeki insanlara karşı aynı yanılgı içerisinde olacaktır. Öğretmen ve aile iş birliği içerisin de olmalıdır.


Öğretmenlerin sorunlarına el uzatmalı, destek olunmalı. Gerçek yükü çektikleri gibi, her gün biraz daha ağırlaşan ekonomik ve mesleki sorunlar arasında mücadele etmekteler.

Genç nesilleri yetiştirerek bir milletin geleceğini hazırlayan böylesine ulvi bir mesleğin sahipleri olan öğretmenlerimiz. Öğretmenler gününüzü kutlar büyük emek ve hizmetlerinizi başta, Başöğretmen Atatürk olmak üzere minnet ve teşekkürlerimizi sunar Milletimize hayırlı olmasını dilerim
( 24 Kasım Ve Öğretmenler başlıklı yazı BirgülERDOĞAN tarafından 24.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu