BİR AŞKIN HİKAYESİ 

Selamün aleyküm Allah'ın rahmeti Allah'ın bereketi tüm inananların üstüne olsun kaleminiz yazdıkça Elimizden  geldikçe dilimiz döndükçe İhlas dolu bir aşk hikayesini anlatmaya çalışacağız
Aşk nedir gülün kokusu kadar güzel Güneş kadar sıcak dalgaların sahile vurdu ses kadar güzel Dolunay kadar berrak Aşk uçurumun dibine düşmek gibidir ya da uçurumdan aşağı düşmek gibidir Aşk bir cam kenarında oturup yıldızları tesbih tesbih çekmektir
Ya da Aşk ı Samanyolunda aramak gerekirse 
Göklerin eteginde saman bulutların içine saklanmış düşmeyi bekleyen cemreler gibidir.
Bilmeyenlerin konuştuğu bilenlerin sustuğu bir şeydir. aşk serden geçmektir aşk var olmak degil yok olmaya talip olmaktır. Aşk seven için ölmek değilmidir yada her pahasına yaşamayı göze almak. Işte böyle bir aşkın hikayesi dir bu. En güzel  yaşanan aşk edebe muayir olan ve edebiyle yaşanan aşk dır.

Üç tarafı dağlarla çevrilmiş güney cephesi açık büyük bir ovası olan bir köy vardır otuz haneli köydeki adı  mevlit laabı matıra olan biri yaşar ömrünün yarısı mapushanede geçmiş fakir bir aile reisidir iki kızı iki oğlu vardır birinci kızı Ayşe ikinci oglu besim üçüncü oğlu kumşur ve sonuncu kızı döndü dür  köyde bir sürü koyunlar vardır 5-10 dönüm tarla ile beraber geçimlerini sağlayıp giderler ilk kızı Ayşe evlenir Onu everdikten sonra ikinci oğlu Besim 9 yaşındadır köyün arazi geniş olduğu için senenin belli zamanlarında Antalya'dan oba oba Yörükler gelir köy muhtarına belli bir ücret öderler her  yıl orada mallarını güderlerdi besim ağıldan koyunları çıkarıp ovaya yaylıma götürür elinde kavalı ile çay kenarından geçerken Yörük kızı sevcanı görür Oda koyunlarını almıştır otlatmaya getirmiştir. Ama ikisi de Çocuktur daha koyun gütme nin ne olduğunu Bilemezler Ve ikisi koyun sürüsü birbirine karışır İkisi de şaşırmıştır başlarlar birbirlerine bağırmaya ama bu bağırmalar bu haykırma lar gelecekte yaşanacak en büyük Aşkın başlangıcıdır Belli bir zaman sonra koyunları birbirinden ayırırlar ve herkes sürüsünün başına geçer ama gözler birbirine yelpaze olmuş  sanki kalpleri birbirine o an orada kenetlenmiştir Aşk sanki güneşe takılmış zifiri karanlığa nur dercesine,Umut Sanki her şeye boyun eğmiş Vur dercesine,saat en demli yerinde Durmuş sanki zamanın Başka güne kur dercesini.öylesi bir günde aksam olur sürüler eve döner ama her ikisinin gönlüde o âna takılmış o pınar başındadır ikiside bir birine bir şey konuşmamış ertesi günü iple çekerler ve ertesi gün olur Aynı yerde yine buluştular birbirlerine kalplerine dolmuş olan aşkı hafif hafif anlatmaya başladılar sanki biri Leyla biri mecnun olmuştur Yörük Kızı Sevcan'ın ayları dolmuştu geriye dönme vakti gelmiş ve o yıl için vedalaştılar besim gelecek yılı iple çekiyordu bir yıl geçmişti ama sevcan gelmedi ikinci yıl gecti sevcan gelmedi besim çıldırmak üzere idi tam 5 yıl geçti sevcan gelmedi besim deli gibi aşıktı kara sevda dedikleri buydu ve besim hasta oldu yemeden içmeden kesilmiş eriyordu tam 10 yıl daha geçmişti artık besim kafayı bozmuş köyün delisi olmuştu her gördüğüne sevcan deyip bağırıyordu artık köylüde besimin halinden usanmıştı babası hic bir çare bulamıyor du çünkü köye ve köylüye zarar veriyordu ve bunu gören babası oğluna dayanamıyor du ve babası kalp krizi den öldü  diger kardeşleri çalışmak için gurbete gitmişti ve besim yaşlı annesiyle kaldı  yaşlı kadın ne yapa bilirdi 

Çaresiz di Zavallı kadın hergün komşularından yardım istiyordu oğlunun hakkından gelemiyor du artık köylülerde usanmıştı köylüler toplanıp bir çare aramayı düşündüler Tek çare evin avlusuna bir kulübe yapıp onu oraya bağlamaktı ve ona karar verdiler Anne ne kadar istemese de buna mecbur oldu ve evin avlusunda bir kulübe yapıp besimi oraya bağladılar annesi her gün yemeğini suyunu götürdükce ciğeri pare pare oluyordu ve bir kaç yıl sonra anne de vefat etmişti artık besim köylüye kalmıştı Köylü ne yapacağına karar veremedi en son çare köyün ortasına bir kulübe yapıp isteyen kişi o na suyun ekmeğini götürüp verecekti köylü böyle karar aldı artık besimin yaşaması vicdanlara kalmıştı besime yapılan kulübenin yanında bir de Çeşme vardı köyün malları oradan sulanır oradan içerlerdi Bahar zamanı gelmişti Yörüklerin Göçebe etme zamanı gelmişti artık Karşıki Dağlarda çan sesleri duyuluyordu Besimin gözü o dağlarda o çan seslerin de idi o halde bile belki aklı yerinde değildi ama gönlü hala o yer de idi. Akıl Firar etmişti ama Gönül  yerindeydi derken kulübenin yanındaki Çeşmenin Başına Bir sürü koyun geldi sürünün başında Allı peçeli elinde deynek Omuzumda tüfeğiyle bir al yazmalı kız vardı her şeyden habersiz di o koyunlarını sularken o köyden bir kız Çeşmeye su doldurmaya geldi ve o kızın yanına usulca sokulup bakar mısın kardeşim burada Besim isminde biri vardı onların evi nerde diye sordu kız gülerek sen deli besimimi soruyorsun bacım dedi çoban kız şaşırdı babasının  ismini bilmiyorum ama kendi ismi besim di Dedi onların koyunları vardı o da koyun güderdi dedi suya gelen kız burada bir tek Besim var İşte oda şu gördüğün kulubenin icinde bağlı dedi o çoban kız sevcandı şaşırdı Ne diyorsun sen kardeşim dedi suya Gelen kız hepsini anlattı  besimin bir sevcana aşık olduğunu  ve onun bu aşk yüzünden kafayı bozduğunu ? Sevcan'ın gözleri dolmuş yaşları çeşmeden akan sulara karışmıştı

Sevcan yavaş adımlarla kulübeye doğru gitti usulca kapısını açtı  besim besim diye İki kere konuştuk besim Zincirlere vurulmuş saçı başı karışmış sağ tarafına devrilmiş yatıyordu Sevcan'ın sesini duymuştu besim yavaşça dönerken tam Bu arada Sevcan'ın babası bağırmaya başladı Sevcan kızım Sevcan kızım neredesin diye Sevcan koşarak sürünün başına gitti ama gözü oradaydı Sevcan'ın babası köyde bir deli olduğunu biliyordu ama o deli nin kızının yüzünden olduğunu bilmiyordu 
Baba kızını ve süresünü toparlayarak
Obasına gitti ama Besim sesini duymuştu O hali ile yerinden kalkarak tekrar bağırmaya başladı sevcan sevcan diyerek bağırmaya başladı Besim.
Artık köylü bile şaşırmıştı bu haykırışlara bu bağırmalara .besimin sesi karanlıkları yarıp dağlardan aşıp Sevcan'ın ovasına kadar varıyordu. Ertesi gün olmuştu Sevcan artık ne pahasına olursa olsun besimin Yanına gidecekti koşarak Sevcan çadırdan çıktı kızının konuştuğunu gören Baba arkasından bağırıyordu kızım Nereye gidiyorsun diye Baba hemen çadıra koşarak tüfeğini aldı oda Sevcan'ın arkasından koşmaya başladı Sevcan kulübenin yanına geldi usulca içeriye girdi besim elleri bağlı sağ tarafına uzanmış yatıyor Sevcan diz çöküp başucuna oturdu ve konuşmaya başladı Besim ben geldim beni tanıdınmı benim sevcan diyordu.hemde ağlıyordu hem konuşuyordu ama o deli besimden ses yoktu ellerini besimin  başından tutup kaldırdı sevcan besimin başı Sevcan'ın kollarına düştü besim ölmüştü sevcan feryatlar ediyordu bir delinin kulübesinde köylü toplanmıştı Artık köylü gerçeği görmüştü o besemi deli eden Sevcanı gördüler Aşkın gerçeklerini görmüştüler Sevcan besimin üstüne kapanıp kapanıp Ağlıyordu köylülerin arasından yırtılıp gelen Sevcan'ın babasıydı Sevcan tam besimi yerinden kaldırayım derken Besim Sevcan'ın üstüne düşmüştü ama o hırsla gelen Baba bunu bilmiyordu elinde tüfekle koşarak geliyor kızını haykırışlar feryatlar içinde görünce dayanamadı 2 el ateş etti ama tam Bu esnada Sevcan hafifçe alttan kalkıp Besimi kollarını alıyordu kurşunlar kızına denk gelmişti Kader ya Kader ya işte bu onları ölümle buluşturmuştu Baba şaşkındı öz kızını vurmuştu besim ve sevcanın kaderi buydu onlara ölümle birleşmek nasip olacsktı ve bütün Köylü toplanıp Sevcan ile besimi aynı yere gömdüler ve o gün gece bütün köy de öyle bir şey oldu ki ertesi gün Herkes birbirini anlatıyordu Ben bir rüya gördüm ben bir rüya gördüm Herkes aynı rüyayı görmüştü Sevcan ile besimi cennette görmüşlerdi. Onlara dünyada nasip olmayan Aşk Cenab ı Hakk'ın en güzel mevkisinde nasip olmuştu. Rabbim bütün sevenlerin aşklarını dünyalık ve Ahretlik eylesin
AMİN

HARUN YILDIRIM
( Bir Aşkın Hikayesi başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 12.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.