Yitip gitmelerde saklı
devrik sarkacı
O gümbürtülü
sevinçlerin:
Kâh devingen bir yara
kâh evrilen mizacı
Gönle yenik bir düş
iken, kelamı
Derinde saklı
niyazların gölgesine sızan o terennümün
Ilık ve muhafazalı
sırça köşkü iken
Peyda olan nazarında
gök kubbenin.
Olası kırık bir edim,
muhatabı sonu gelmez
İzleğin sancısında
demek kadar beyhude,
Nazar etmesin yeter ki
gömülü dünlerim.
Kaybolmuşluğum rotası
sadece O’nun nazarında
Varsıl bir kimliğin
serkeş öfkesine yığdığım
Ve sığındığım ümmetin
rahmeti kadar ılıman bir iklim
Güzün bitiminde ses
bildiğim ve zamana sığmaz
Ansız ve muğlâk
yarınların ikbali iken saklı yürekte:
Hanidir uzağında yitip
gitmelerin.
Miladım tefekkür, sonum
anlık bir serzeniş
Ve gıyabında tekerrür
eden ezik mizacı
O düş gezgini imgelerin:
Sarnıcı boydan boya
kırık yine de sakındığım gölgesi
Rahvan ve silik mizacı
ile saf tutmuş o çocuk yarım:
Yarım, kayıp çoktan,
Yana yakıla ağıtlar
yaktığım.
Ölsem ne gam, desem de
Acım, enginlerde çalan
bir ıslık,
Duyulmayan tarafınca
münafık yergilerin
O varsıl silahı iken
Gıybete dönük bir sancı
nazarında âlemin
Ta kuytulara gömülü.
Alayı yitik cümle,
ayrık gönlün teamülü
Sür git yürürken ölüme.
Gömülü hezeyanlar,
Anlık telaşlar yeknesak
alabildiğine:
Yoldan çıkmışlığına
nazire eden aşka
Huşu dolu bir anlam
yükleyip de
Patavatsızlığında
durağan seyrin
Ölgün tezahürüne
serzenişi kadar yüreğin.
Çekimser, karamsar,
yüklü bulutların
Taşan rahmetine
sığdırdığım
Ve sığındığım şu rahvan
lehçenin
Ninni bellediğim yitik
ritmi.
Kâh kayıp kâh sönük gök
kubbenin
Derman bellediğim boyutsuzluğunda
Kaybolmuşluğum da
yandan çarklı bir buluta
Yüklediğim dermansız
dertlerim.
Beyanatı yürekte saklı
ve adım kayıp en az gölgem kadar:
En acı reçete iken
döngünün niyazı,
Kerelerce yenik
düştüğüm o öfke kadar küpüne zarar:
Havsalımın almadığı tek
bir katresi dahi
Çalıntı bir aşkın
mizacı,
Görüp göreceğim tek
kare:
Elimde ölgün bir çiçek
adını bilmediğim
En az kayıp yarım kadar
istiflediğim,
Olmazın oluru bir sevda ayrı düştüğüm.