Hepimizin başına hayat denen bu karmaşada ,olmadık olaylar gelmiştir.O yıl çalıştığım okuldan başka okulda
görevlendirildim.İlk başta gönülsüz olsamda ,yeni bir çevre,arkadaşlar bana iyi gelecekti aslında.Çıraklık eğt.
merkezini duyardımda ,orada çalışacağım hiç aklıma gelmezdi.Malum kültür dersi öğretmenleri meslek
liselerinde hep 2. sınıf Öğretmenlerdir,belkide ben öyle düşünüyordum.
Gittim okula ders proğramını aldım.Kuaförler,karışık sınıflar ki bunların içinde her meslekten öğrenci vardı.Yani güzel bir mozaik.Ayakkabıcılar ,neler yoktu ki.Her sınıf ayrı bir dünya.Kuaförlerle
dersler süper geçiyordu,neler öğrenmedimki.Aynı zamanda konu mankenliği bile yapıyordum. Sınıf girdinizmi
mis gibi kokuyordu,bakımlı gençler .Ders derseniz müfredatı işlemek zorundaydım.Haklı olarak çocuklar
sıkılıyordu.Elimden geldiğince konuları basitleştiriyordum.Sıra ayakkabıcılar sitesinden gelen öğrencilerdeydi.
Kuaför öğrencilere göre sessiz,suskun,bir o kadarda uykulu gözlerle bakan gençler. Ders mecbur işleyeceğim.
Konu üçgenlerdi.Tahtaya bir üçgen çizdim ,köşelerini kenarlarını isimlendirdim. Sadece bunları gösterin
yeter dedim.Gönüllü bir öürenciyi kaldırdım. Ben köşelerini yazdım , kenarlarını yazarmısın.
Öğrenci önce ne demek istediğimi kavramaya çalıştı.Kimbilir o anda aklından neler geçti.Onun ne işine
yarayacaktı ki bu üçgen..Aldı eline tebeşiri ,A yazdı yavrum dedim küçük a yazacaksın.Biraz düşündü,
bizim A harfini hacimce küçültüp yazmaya başladı.Ben küçük a , dedikçe o A harfinin ebatını küçültüyordu.
Bu olay beni yıllarca düşündürdü.Eğitimin geldiği durumu gösteriyordu...
Yazarın
Sonraki Yazısı