Çanakkale’nin Gelibolu yarımadasından Ege Denizine bakarken,
Mehmetçiklerin Allah... Allah... Nidaları çınlatıyordu
kulaklarımı!
Mehmet Akif’in Çanakkale şiiri dökülüyordu iman dolu
dudaklarımdan...
Yurduma nasıl küfür girebilirdi her yerde ezan okunurken?
Her adımda kabir varken
Şehit kanları toprağımı yakarken...
…
Yürümeye korkuyordum her adımda saygımdan,
Kokluyordum toprağı belki yansır diye imanından,
İhrama bürünmüş bekliyordum,
Yine düşman gelir kaygısından...
…
Çanakkale değildi elbet,
Derken geçilmez,
İmanımız geçilmezdir…
On dört asırdır dalgalanan İslam sancağı
Kâfire çiğnetilmezdi!
Ölürdüm yine ölürdüm Allah aşkından
Kâinat efendisinin askeri bilir, asla yenilmezdim!
Esen yeller sanki şehidin tenimde okşayışıydı
Dalgalanırken deniz, savaşta kükreyen şehidin narasıydı!
Ormanında yağmur kokusu anne şefkatiyle yayılırken,
Gözümden aktı yaşlar gazilere, gördüğüm kurşun yarasıydı!
Uyan der gibiydi bakınca, “Biz emanet ettik bu vatanı,”
“Sizinle paylaşırız mekânı, görmese de sizin gözleriniz! ”
“Şehitler her savaşta zalime olur ebabil…”
Ve fısıltısı devam etti:
“Filistin’de, Lübnan’da kan kussa da İsrail,”
“Irak'ta Suriye’de küfrün askeri olsa da kasap-katil, “
“Sancağı tutacak olmazsa dünyalık, şehitler bekler
kanatlanmış! ”
“Medine’den sonsuz nur âlemi rahmetiyle aydınlatır”,
“Kalbine korku saldığımız Ebu Cehiller Bedirlerden
azatlanır,”
“Dudaktan kalbe akan imanımız ilahi nuruyla yaşattıkça haz!
”
“Biz şehidiz, tekrar savaşırız Allah dilerse”
“Ne yapabilir bize küfür dirense”
“Bu sınav cennet kokusu derdinde”
Şehit oluşumuzun şuuruyla
Gençliğimizi sarsın kefenlerimiz!
Saffet Kuramaz