ZIRVA TEVİL GÖTÜRMEZ
   -Edebiyat bölümünü isteyerek mi seçtiniz?
   -Evet...evet hocam... evet evet
   -Lisedeyken mi karar verdiniz, yoksa daha önceden mi?
   -Hocam Tıp, Hukuk, Bilgisayardan sonra öğretmenliği yazdık. Puanımız oraları tutmayınca burayı kazandık.
   -Birinci tercihi bura olan var mı?
   -Hocam belki üçüncü, beşinci, belki onuncu tercihimiz ama isteyerek, severek tercih ettik, kuşkunuz olmasın. 
   -Siz şimdi lisedeyken güzel şiirler, yazılar da yazıyordunuz. Edebiyat öğretmeniniz " Çok büyük bir şair veya yazar olabilirsin, Edebiyat Bölümünü yaz" demiştir.
   -Evet hocam... evet genelde öyle...
   -İyi.. şimdi size bunlar nasıl yazılır diye göstermiiceez de, yazılmışları gösterip sıkıysa hadi yazın bakalım diiceez. Yazdıklarınızı birileri okuucak, yorumlayacak, beğenecek, beğenmiicek. Benim size herşeyin başında söyleyeceğim şey ; yazın... herşeyi yazın... ama yazdığınız konuları bilerek yazın... yolunu yöntemini şaşırmayın... en önemlisi de sakın zırvalamayın, çünkü zırva tevil götürmez. Yani neresinden tutarsan tut zırvayı açıklayamazsınız, yorum yapamazsınız...Eğer saçmalarsanız paranız pulunuz, şöhretiniz olsa bile kurtulamazsınız.
   Halk Edebiyatı dersimize giren Halil Güntan Hoca, ilk dersinde böyle bir giriş yapmıştı. Arkasından da bir fıkra anlatmıştı:

   Bir zamanlar çok zengin bir bey varmış. Sanata ve ilme çok düşkünmüş. Döneminin değerli sanatçı ve ilim adamlarını korur kollarmış. Günümüz tabiriyle, araştırma ve yayınlarında sponsor oluyormuş. Kendisi şiire çok meraklıymış, güzel şiirler de yazarmış. O dönemler şairliğin, usta-çırak ilişkisi içinde geliştiği dönemlermiş. 
   Bir tanecik de oğlu varmış. Hayatta en büyük isteği; oğlunun da büyük bir şair olmasıymış. Dönemin büyük şairlerinden özel dersler aldırıyormuş. Oğlan da çok hevesliymiş. Ama şair olmak için özel ders almak ve hevesli olmak yetmiyormuş. Hem kültürlü, bilgili hem kelime hazinesi zengin,  hem hazır cevap da olması gerekiyormuş. Oğlan her defasında bir şeyler söylemeye kalkar ama hep hata yaparmış. Bey, oğlundan dolayı mahcup olur, onu düzeltmeye çalışırmış. Ama bazen oğlancık o kadar saçmalarmış ki kendisi bile düzeltemezmiş. 
    Bir gün, Bey artık yaşlandığını düşünmeye başlamış. Oğlunu düzeltecek, onunla uğraşacak gücünün kalmadığını hissediyormuş. Oğlunun akranı bir gençle anlaşıp işe almış. Genç hem iyi bir şairmiş, hem de çok bilgili ve kültürlüymüş. Bundan böyle Bey'in oğluyla arkadaşlık edecek, diğer şairlerin yanında saçmaladığı zaman onu düzeltecekmiş.
    Gerçekten de görevini hakkıyla yapmaya başlamış. Bütün şiir meclislerinde, sohbet toplantılarında herkes sohbete katılıp güzel sözler, beyitler söylerken Beyzade her zaman anlamsız benzetmeler kurar,  ilgisiz sözler söylermiş. Her defasında bilgili genç, onu düzeltir, uygun sözler bulur, durumu kurtarırmış. Usta şairler, aslında Beyzade' den çok sıkılır ama babasının parasından nasiplendikleri için seslerini çıkarmazlarmış. 
    Bir gün yine, dönemin büyük şairleri Bey'in ziyafet sofrasında şiirli sohbete başlamışlar. Her biri, normal konuşmalarını bile mısralar hâlinde yapıyormuş. Şairlerden biri:" Bütün ömrüm harâb oldu" demiş. Diğeri:" Gözyaşlarım şarâb oldu" demiş. Bir diğeri:"Hayallerim serâb oldu." demiş. Beyzâde atılmış, büyük bir heyecanla; " Bir taş attım kebâb oldu" demiş. Şairler birbirlerine bakmışlar, Beyzâdenin bu çıkışından kimse memnun olmamış. Bilgili genç bir açıklama ihtiyacı duymuş:" Efendim, beyzâdemiz diyor ki, bir gün kırda gezerken bir kayanın üstüne konmuş bir kuş görüyor...yerden bir küçük taş alıyor...kuşa atıyor...o da çakmak taşı değil miymiş...taş taşa çarpıp kıvılcım çıkartıyor... kuş tutuşuyor... yanıp kebâb olu... " derken en yaşlı şair gence "sus" işareti yapmış. Genç sözünü bitiremeden susmuş. Yaşlı şair:" Kara kış gül bitirmez", diğeri:" Topal it av getirmez", bir diğeri :" Çabalama garip dost", sonra hep birlikte:" Zırva tevil götürmez" demişler.
     Tabii ki uzun bir müddet hiç bir şey yazamadım...korkumdan.


( Zırva Tevil Götürmez başlıklı yazı Seferii tarafından 7.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.