Hiç görmediğim, basında her gün başka adla adını işittiğim dostum, bugün duydum ki, oğlun doğuda bir çarpışmada şehit olmuş. Ölüm ne kadar acı, Allah sana gani gani sabır versin. Vatan sağ olsun. Sana ne söylesem bir teselli olmayacak biliyorum, yanmış kalbine su serpmeyecek de ama yüce kitabımız Ankebut Suresi 57. Ayette “Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz” diyor. Bu beklenmedik ölüm haberi, elbette bu gerçeği kabullenmekte zorluyor aklımızda da. Ama bir düşünsene oğlun için, ya araba kazasında öldü deselerdi, ya bir yangında yandı öldü deselerdi, ya intihar etti öldü deselerdi, ya bir mahalle kavgasına karıştı pisipisine öldü deselerdi… O zaman kalbin bu haberden daha da fazla dayanılmaz acılar hissedecekti, değil mi? Öyleyse şükretmeye gayret et, böylesi bir ölüm ona nasip olduğu için. Kul için şehitlik en yüce mevki, bu dünyadan eceli gelip göçerken. Hz Hamza’nın (r.a.) şehitler ordusuna katılacak oğlun var maşallah ve inşallah da (“Ve sakın Allah yolunda katledilenleri ölmüşler sanma, hayır, hep hayattadırlar, Rablarının indinde yaşarlar” –Ali İmran 169), ayetine muhatap en güzel müjdeyle öbür dünya hayatına şehitlik mertebesinde intikal etti Allah’ın izniyle, sana müjdeler olsun. 


Bu dünyada başımıza her gelen musibet amelimizi test etmek amacıyla Allah tarafından verilen bir rahmettir. O musibet etraflıca bakıldığında, dayanılmaz gibi gelir başlangıçta. Eğer biz bunun Allah’tan geldiğine iman edersek, acımız hafifler ve bir derin nefes alırız. Musibete karşı imanımızı siper ederek isyan etmez, neden başkasına değil de bezim başımıza geldi demeyiz. Bizi seven insanlara karşı, yaptıklarını yanlış bile görsek, asla onların samimiyetinden şüphe etmeyecek bir dirayetle o sınavdan alnımızın akıyla çıkarız. 


Bize gelene musibetler, o kadar hile ve öfke dolu pozisyona sokar ki… Akla gelmedik yanlış yollara ve araştırmalara… Vehimlere kaptırır bizi. Böylesi yanlış sorular beynimizde mıhlanır kalır ve o musibete neden olan olaya karşı isyan bayrağı açmaya dünden hazır oluruz. Sonuçta istesek de istemesek de, yaşayacak bir ömrümüz varsa, ileride mahcup olacağımız bu ani parlamalarla kırdığımız kişileri, başka bir sınavın içine atarız. Birden parlayan ve ateşlenen haykırış dolu iyi-kötü ne karar alırsak bunun sonucu bizden başkalarını da etkileyecektir, bunu unutmamalıyız. Ön yargı, gereksiz varsayımları ile geçmişten geleceğe taşıdığımız şerleri ile kirlenmiş izleri bizi vehim bir sonuca taşıyacak kesin bir yargı olan ani kararlar vermemeliyiz. 


Şehitler ölmez vatan bölünmez… Eğer bu vatan olmazsa, şimdi ki Suriyeli göçmenler gibi bir yurt ararken, suda boğulur ve ölüme giden yolları en erken biçimde yakalarız. Gaflet içinde de olmamlıyız, tıpkı15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi…Eğer vatanımız varsa ve emniyet içinde yaşayabiliyorsak, bunun nedeni düşmana ve teröre taviz vermeyen askerlerimiz-vatan evlatlarımız, vatan severlerimizdir. Bunu bedelini her vatan evladı ödemeye hazırdır, hazır da olmalıdır. Ellerimizi Rabbimize kaldırıp, ölenlerimize rahmet dileyerek, onun geride bıraktığı vatanımızı daim ve özgür kılacak, her türlü musibete son verecek neyi yapabiliyorsak yapmaya da serinkanlı bir biçimde devam etmeliyiz. 


Rabbim, inşallah vatanımız üzerinde dolaşan bu kara bulutları ve bildiğimiz ya da bilmediğimiz kirli oyunları, kardeşliğimizle perçinleyerek, güç ve dayanışma içinde en kısa zamanda son vermeyi bize nasip etsin. Vatan evlatları artık ölmesinler, Analarda üzülmesinler… Amin!

 

Saffet Kuramaz

( Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez başlıklı yazı safdeha tarafından 11/10/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.