İnsan ya kedi olacak rızkının Allah’tan geldiğini bilerek kimseye minnet duymayacak ya da bir köpek olacak rızkının birisi tarafından verildiğini bilerek ne verdiğine bakıp, bu kemikte olabilir ona kul olacak…


Daima kul olacağımız tek bir Allah var. Hayatımızı buna göre düzenlersek hiçbir zaman minnet duyguları yaşamayız. Şüphesiz insanlar hep başkalarını köle yapmaya ve çıkarları uğruna emellerine ulaşmaya çalışıyorlar. İnsan hayatını sorgulamalı, neden ve niçin yaşadığını, hedeflerinin ne olduğunu inceden ince hesaplamalı. Evet yalnızca sınırlı bir zamanı kapsayan ömrümüz var. Hayat hep ileriye doğru gidiyor ve geri dönülmüyor. Bu yüzden her şeyi inceden inceye hesaplamak gerekiyor. İnsan ne yaptığını sabrederek sorgulamalı, elde ettiklerinin kendisini daima var olacağı ve kaybetmeyeceğine inandığı seçeneklere doğru yönlendirmelidir…


Bir başkasının kazancı ve tuttuğu yol ona referans olmamalıdır. Çünkü hayat bir kumar değil ve bu düşünce çerçevesinde kişinin fıtratına göre kazanabileceği ve başarabileceği yollar değişebilir. Eğer hedeflerinde bir kıyas yapılacaksak bu Allah’a olan inancın ve imanın sonucunda var olmalıdır. İnsan inandığı gibi yaşamalı ve bunda taviz vermemelidir. Her işin başı ve sonu sabır ve şükürdür. İnsan sağlıklıysa en büyük hazinesi olan bu değer ile düşünebilir, eğlenebilir ve mutlu olabilir. Ancak bu sağlığını korumayıp yaşarsa, ne oldum delisi ve şükürsüz bir kendini bilmezliğin bedeli çok ağır olabilir. İnsana dünyayı zindan edecek bir yaşama mahkûm edebilir. Bu yüzden kazandığımız her şeyin kıymetini bilmeliyiz.  Bu da ancak rızkı verene tam bir teslimiyet ve ibadetle mümkün olabilir. Kedi gibi rızkın Allah’tan geldiğini bilip kimseye minnet duymayan, köpek gibi tam bir kulluk içinde Allah rızası ile yaşamı sürdürmelidir. Bu bizim menfaatimizedir. Çünkü bizim yaptığımız hiçbir şeye Allah muhtaç değildir, aksine biz Ona her an muhtacız.


İnsanlar Allah’ın verdiği ilimle yine onun kıyaslarıyla Ona isyan etmenin yolunu aramaktadır. Bir bilgisayar ona icat edene isyan edebilir mi? Böyle bir bağı kim icat edebilir? Nasıl ki bu mantıksal bir yaklaşımsa insanın Allah’a isyanı da o kadar mantık dışıdır. Hiç kimse Allah’a bir direktif veremez. Onu ahlaki çöküntü ve yaptığı zülüm ile kıyamete zorlayamaz. Mülkün sahibi yalnızca Allah’tır ve kimseye de zülüm etmez, oyunda oynamaz. İnsanların fıtratına göre yaşamlarını kendilerine göre düzenlemesine izin verir. Ancak bu bir ömür sürer ve ne yaptıysa sorgusu mahşerde kesilmesi kesindir. Bunu bile bile isyan eden kişinin mantığını anlayamıyorum. İnsan eğer sorgulayacaksa ve bu sorgu sonunda adalet yerini bulacaksa neden günah işler neden isyan eder neden bir başkasından üstün olduğunu düşünerek insanların kaderleri ile oynar ve zülüm eder? Üstelik adem aleyhisselamdan beri aynı şeyler yapıla gelmekteyken bunlardan ders alınmayıp, sonuçları aynı ve acılar içinde son bulmuşken…


Rabbim oku diyor, ezberleme diyor, okuyup yaşamak gerekir diyor. Yoksa insan öğrendiğinden ders almıyorsa okumanın bir faydası olmaz ki… Dünya elbette yalan değil, bir sınav meydanı… İnsanların yaptığı amellerini çoğaltan ve besleyen bir savaş meydanı. Savaşmalı ama elimize silah alıp karşımızdakini vurarak değil nefsimize hükümdar olarak … Her iş bizde başlıyor ve bizde bitiyor. Bizden başka her kişi Allah‘ın verdiği sınavı gerçekleştiren birey olurken karşımızdakinin neden yaptığı konusunda bir suçlamaya gitmemek ve bize yüklenen sınavımızı başarmak zorundayız. Sınava sebep olansa bundan ders almak zorunda, pişman olmak zorunda ve tövbe etmek zorunda! İnsanın ağzından çıkan ve baş döndüren dünyalık bir kazanç kapısı olmamalıdır… İnsan insandan ancak aldığı hayırdan çıkar umabilir.


Kalpler ancak Allah’a varıyorsa mutlu olabilir, huzur bulabilir… Kalbin varlığı aşk ile kesiştiğinde mümkün olabilir. Aşk ancak Allah ile var oluyorsa aşktır. Maddeye aşk çabucak biten ve yok olan, sonunda kaldıramayacak yük haline gelen bir nefret yüklü aşktır. Allah sadece kendisine safi kul olduğumuzdan başka bir karşılık beklememekte ve ne veriyorsa insanın insandan beklediği gibi bir menfaatide yoktur. Ne mutlu ki Allah’a aşık olana ve dünyayı yokluğunun içinde var sayana…


Derin uykulardan ölüm gelmeden uyan ve kalbinin her yerini kaplayan Allah aşkına bir an önce kavuştur… Kendime ve tüm insanlık için böyle dua ediyorum. Amin.


Saffet Kuramaz, 29.05.2022, saat: 01:45

( Gecenin Demini Yudumlayan Hislerim başlıklı yazı safdeha tarafından 30.05.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.