BİR GELİNE İKİ GÜVEY OLMAZ

                                                                                                      Sıtkı ÖZTÜRK / Anatolia Kültür Yayınları


Bir tarihi roman yazılırken, öncelikle herkesin anlayabileceği sadelikte anlatılması ve geçmişte yaşanan olayların aydınlatılmasına yönelik bir kurgu yapılması büyük önem taşır. Bu kurmaca yapılırken yaşanmış olan tarihi gerçeklere uyulmalıdır. Yani tarihte gerçekleştiğini bildiğimiz her türlü olay olduğu şekliyle kullanılmalıdır. Tarihi roman yazarı bu kurala uyabilmek için mutlaka ve mutlaka romanında ele aldığı dönemi ve olayları iyi bilmelidir. Eğer ele aldığı dönem ile ilgili olarak yeterince araştırma yapmaz ise yaşanmış olan olayları gerçekte olduğu şekliyle kullanmayı başaramaz. İşte o zaman da olaylar olduğundan farklı kullanılır ve bu bir tür anakronizm olur. Anakronizm; tarihsel olgu ve olaylar arasındaki kronolojik ilişkilerin tahrif edilmesi anlamına gelir.


Tarih öğretmeni olan Sıtkı Öztürk için böyle bir tarih yanılgısı içine düşmesi düşünülemez elbette. Tarihi roman yazma konusundaki ustalığını ilk kitabı “Kutsal Savaş-Çocuk Haçlılar” (Roman, 2015)’ın ikinci baskısını yapmasıyla kanıtlayan Sıtkı Öztürk yeni kitabı “Aşk ve Taht”da da devam ettiriyor. Roman; tarihimizde “Fasıla-i Saltanat” olarak bilinen Fetret Devri (1402-1413) -Büyük Timur İmparatoru; dünyanın dörtte üçüne hükmetmiş, yirmi yedi sultana diz çöktürmüş, yirmi büyük seferin tamamını kazanmış, yaptığı yüzlerce savaşın hiçbirini kaybetmeyerek tarihe adını “Yenilmez Hakan” olarak yazdıran Sahip-Kıran Aksak-ı Timur ile Yıldırım Bayezid arasında yapılan Türk Tarihinin en dramatik savaşı olan Ankara Savaşı'nda (28 Temmuz 1402), Bayezid’in yenilmesiyle başlayan şehzadeler arasındaki kızışma, Çelebi Mehmed’in diğer kardeşlerini saf dışı bırakarak Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden bir birlik altında toplamasıyla son bulmuştur-  yılları arasındaki kargaşa dönemini ve devşirmelerden biri olan Şehzade Musa’nın can yoldaşı Yakup, namı diyar Kurtbey ile Döğenciler Köyü’nün namlı kızlarından Asiye arasında filizlenen aşkı konu ediyor…


İki genç arasında bahse konu olan “Hüsrev ü Şirin” veya “Perhad ü Şirin” hikâyesi Doğu edebiyatlarının en meşhur ve belli başlı hikâyelerindendir ve romanda kullanılması kurguya derinlik ve dinamizm kazandırmıştır. İran ve Türk edebiyatında da çok yaygın olan bu hikâyede; Sasani hükümdarlarından Hüsrev Perviz (596-628) ile Ermen hükümdarının yeğeni Şirin arasında geçen aşk macerası anlatılmaktadır. Ayrıca suyolları yapmakta usta bir mimar olan Perhad’da Şirin'e âşık olan bir genç olarak hikâyede yer almaktadır. Böylece kıssanın konusunu, üç kişi ve iki aşk çerçevesinde gelişen olaylar meydana getirmektedir. Hüsrev ü Şirin hikâyesinde ilk planda Hüsrev'in aşk macerası anlatılmakla birlikte, ikinci planda siyasi hadiselere ve mücadelelere de temas edilerek bu iki yön arasında ilişkiler kurulmak suretiyle, Hüsrev'in hayatı ve maceraları bir bütün halinde ortaya konmaktadır. Hikâyede anlatılanlarla tarihi kaynakların Hüsrev'in siyasi mücadeleleri hakkında verdikleri bilgiler birbirini tamamlar niteliktedir.


1975 yılı Giresun-Görele doğumlu olan yazar Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği Bölümünü bitirmiştir. Sosyal bilgiler öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Akıcı bir lisanla kaleme alınmış, heyecanlı ve sürükleyici bir kitap. Tarihi roman okumayı seven okura tavsiyemdir.



Fatma Türkdoğan

( Aşk Ve Taht başlıklı yazı F.TÜRKDOĞAN tarafından 12.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.