[if gte mso 9]>

Bu imge içinde ölümle yıldırım, öncel belirlenimle sizin ölmeniz için bir fıtratı oluşmaya dönüşürler. Bu anlayışla yıldırımdaki asıl fıtrat (bilgi akıl, aklı işletiş ve gerçeklik) kaybolur. Yıldırım fıtratı, sizdeki kaygı olan ölümünüzü su yüzüne çıkaran fıtrata dönüşür. Ölümünüzü su yüzüne çıkaran fıtratla mülkçü ilişki bütün hilesini, bütün aldatılmalarını bu şartlı öğrenme üzerine söyler. Bunu çok az kişi kavrar.

 

Bu nedenle cennette çocuklar için çikolata ağaçları olmakla içinde gazozdan ırmakları olan yerdir. Mülksüz için cennet, yoksulluğu üzerine bindirilen algılarla canının istediğini yaptığı, hurilerin kaynaştığı yer olmanın imleç kontrolüdür. Şunu bilmiyorsunuz ki bir aslan sizi yemek için acıkmaz. Siz de aslana yenmek için ortamda var değilsiniz. İşte anlamı, manayı ve Yüce Tanrı ulviyetini buradan akıtacaksınız. Bu kabil süreci akıtma şekli de kimilerinin mülksüz olacağı mülkçü sistemin işine gelmez.

 

Bu nedenle fıtrat bizim öznel dünyamız içinde çift karakterli bir vehim yanılsama oluşla çalışır. Hâlbuki doğada olup biten bundan müstağnidir. Bu ruhsal algınız ve bu ruhsal hazır oluşunuz üstüne mal mülk sahipliğinin takdir oluşu söylendiği gibi maden mühendisliğinin önlene bilir tedbirleri almaması sorum suçluluğu da “ne yapalım elimizden bir şey gelmez fıtrat işte” denişle süreç fıtrat üzerine ihale edilir.

 

Okur şunu iyi kavramalıdır. "Doğanın işleyiş yasası" içinde maden ocağının oluşması vardır. Ocağın galeri kılınmasıyla bir kendi işleyiş şekli (fıtratı) vardır.  Ama bu fıtrat, maden ocağının, kimin olacağına tapu etmeye ve olası göçüklerdeki ölümlere meşruiyet olmanın nedeni değildir. Fıtratın öldürmek gibi bir oluşma fıtratı yoktur. İnsanı aç bırakma ya da aç bırakmama gibi bir fıtratı yoktur. Siz olmasanız dahi elma vardır.

 

Siz, ağaçtan düşünce, ayağınız takılıp başınızı taşa vurunca, eşek tepince vs. de olan ölümleri, maden ocağının göçmesi ile oluşacak ölümlerle birlikte fıtrat ederseniz. Ölüm başka bir fıtrat, düşme başka bir fıtrat yani birbirini gerektirmez birinden de diğeri çıkarılamaz. Fıtratın içinde olmayan başka bir fıtratı; o fıtratın içine sokarsınız.

 

Başka fıtratların içine sokulan ölümdeki mana ile aklın bukağılaması, kaçınılmaz olur. Sizlere, hiçbir şey olmasa da yine ölürsünüz. Yani ne düşme; ne tepme; ölümün nedeni değildir. Yani tepme, düşme var diye biz ölmeyiz. Fakat düşme, tepme; zaten hiçbir fıtrat için olmamasıyla var olan ölüme vesile olur. Olmayan bir ölümü de, düşme kendiliğinden ortaya koymaz ki size ceza verebilsin.

 

İki ve daha çok fıtrat girişmesi insan öznelliği içinde akıl devinmesi olmakla; yeni bir boşluk devinmeli yaşantı alanına dönüşürler. Buna aklı işletmek denir. Çare denir. Çare üretememek kaçınılmaz oluşla çaresizliği, göçüğü, ölümü ortaya koymakla göçük ölüm olan süreç yığılmasını oluşur.

 

Ölünmek gibi bir durumla fıtrat içinde vehme kapılış; doğanın (fıtratın) umurunda değildir. Fıtrat içine sokulan ocak sahipliği fıtrat değildir. Bunları karıştırmamak lazımdır. İnsanın fıtrat olanla, fıtrat olmayanı karıştıran huyunun olması fıtrat değil; alicengiz oyunudur. Saflıktır. Akılsızlıktır ahmaklıktır.

 

Saflık ve Alicengiz oyununa maruz kalan akılsızlık, ahmaklık ta; bilgisizlik, cahillik, saftirikle olup, fıtrat değildirler. Göçük altında kalmayla ölüneceğini bilmek başka şeydir. Göçme fıtratının olacağı alana suya yüzme bilirlikle ya da can yeleğiyle atlamak gibi yaşam destek odalarıyla girmek başka şeydir.

 

Yine göçük olacak yere yaşam destek ünitelerini oluşturmadan insanı sokmak başka şeydir. Ve dahi tüm bunlara rağmen göçüğün yine de olması istisnai oluşla başka şeydir. Bunların üzerine fıtrat diye sünger çekerseniz süreç yığılması dışında hiçbir gelişme, hiçbir süreç akışı kaydedilemez. Fay kırılır.

 

"Doğanın işleyiş yasası" olan anlayışla bu akış hiç kurumaz. Beklenti artar. Akış içindeki akış birçok kaynaktan göz akışı almakla, kesikli sürekli desteklenir. Sürecin her biri farklı özel durum bağıntısı olmakla; kesikli ve süreklidir. Devinim yani dinamik denen fıtrat, her bir durumların kendisine özgü zorunlu, koşulu olmakla belirecektir.

 

Yani bu kabil anlayış içinde olduğunuz fıtratta; su boğar. Ateş yakar. Ocak galerileri çöker. Yağmur yağar olacaktır vs. Yakan ateşin illa bizi yakma gibi bir derdi, bir hedeflemesi olmayacağı gibi yakan ateşin bizi yakmamasının da hiç bir garantisi yoktur.

 

Ha keza bir galerinin illa göçüp göçmemek gibi; bizi göçük altında öldürüp öldürmemek gibi tercihi ve iradesi de yoktur. Biz göçebilir galeri bilgisiyle, kendi aramıza boşluk devinimli akılı inşa edip süreci akıtır olacağız. Değilse bu göçer, göçmek kısmette varsa ölürüz diyen yaklaşım önlemsiz ise, sağlıklı değildir.

 

Yine yağan bir yağmurun yağıp yağmama gibi bir lüksü olmadığı gibi bizi ıslatma gibi tehdidi, ıslatmaz olacağına dair vaadi de yoktur. Ne bukalemun ağzında yutulan sinek,  Ne çamura batan inek, Ne de efendi elinde zulme uğrayan köle, bu tarz evrensel girişmeli oluşumun umurunda bile değildirler.

 

Ta ki evrensel oluşumun devinimli ligi yutulan sinek üzerinde, bataklığa saplanan inek üzerinde ve ezilen köle üzerinde akışına devam ediyorsa bu olaylar akışa uygundur. Eğer bir durum evrensel enerji akışlı düzenleniş yasasına göre akış yapmağa uygun değilse, o süreç zaten çıkmaz sokakla meydanda yok olur gider. Yani hiçbir süreç bize göre değildir. Aksine biz, akış için bize göre olmayana göresiniz.

 

Burada zekâ işe karışır. Doğada olduğu gibi sosyo toplumlar üzerinde de akan bir enerji vardır. Ortam alanı içindeki enerji akışını, sizler totem dönemden bu tarafa enerjiyi düzenli akıtacak sosyo toplumu ortaya koymuşsunuz. Bir kısım enerjiyi sosyo toplumla özel bağıntılı alan akışı şekline getirmişsinizdir.  

 

Bu akış içinde enerji yaşam ilişkinize ve üretim ilişkinize göre parçalı hale getirilmekle enerjiye hem her türlü işleri gördürürsünüz hem de enerjinin düzenli ve kontrollü akışına izin verirsiniz. Bu akan erkenin fıtratına uygundur. Enerji evrende de parçalı süreçler halinde kontrollü ve frenli akarlar. Genel fıtrat (dinamik ya da devinme) budur.

 

Hissedip etmediğimiz ölçekteki depremler bu enerji akışının düzenli, kontrollü akmaları olmakla kontrollü enerji boşalması bağlamında normal süreç ve fıtrattadırlar. Şiddetli depremler, yanar dağ fışkırması, galeri göçüğü vs. gibi olan dinamikler kontrollü akışın yeterli olmaması karşısında şarj olan (yığılan-biriken) enerjinin, birden kurulu yaydan boşalır gibi akış ve boşalma şekline dönüşmesidirler. Sizi öldürmek ister, size ceza keser gibi bir istek durumla; hiçbir alakaları yokturlar.

 

Sosyo toplum içindeki özel yaşam, eğlence, kayak kayma, şarkı söyleyip müzik yapma, buğday üretme, ayakkabı dikme, kumaş dokuma, fikir üretme, şiir yazma, magazine programlar, geyik muhabbeti vs. olmakla bin bir tür özel bağıntılı parçalı durumların hepsi; enerji akışlı düzenleniş yapan süreçlerin ürünüdürler. Parça bağıntılar üzerinde akışı engellememekle akış yaptırmanız; genel enerji akışlı fıtrata da uygun olmakla işlerdirler (cari olurlar).

 

Sizler akan enerjiyi engellemeden; zaten engellerseniz enerji yığılır ve patlar. Akan enerjiyi engel olmadan parça olay ve durumlar üzerinde akış yaptırırsanız bin bir tür olası seçenekti durumlarla gelişme ve yeni buluşlara imza atarsınız.

 

Kişi şarjlı ego eğilimlerin akan enerjisi sosyo toplum üzerinde yavaş yavaş boşalımla, geciken bir engellenmeyle parça olaylar üzerinde kontrollü akış edilirler. Böylece kontrollü ego eğilimli akan enerji sosyo toplumun üzerindeki süreçlerle amaçlı yararlı bir akan enerjiye dönüşür. Sosyo toplum kişinin birden akacak olan (vahşi saldırgan olan) akışını aksatışla; her aksamayı başka bağıntılar üzerinde akıtır.

 

Enerji hem bağıntı kuran ilişkin yola dönüşür. Hem bu bağıntı olan yol üzerinde akarken, akan suyun kütüğü taşıması gibi bir yığın farklı işleri ortaya koyar. İlk sosyo toplumsa inşanın parçalı olaylar üzerinde sağlama yapmakla ve üreten ilişkiye dönüşen parçalı çevrim üzerinde akış yapması hep bu kişi egolu sentezi enerjilerin düzenleşimi ile olmaktadır.

( Fıtrat 2 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 25.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.