Of ki of! Daha lise'ye yeni başlamışız. Orhan Baba, Ferdi Baba, Müslüm Baba'da yeni yeni piyasa yapıyorlar. Eeee, insan gençlik çağına yeni girer de, yüreğine ilk aşkları düşer de o yıllarda, arabesk hem de acılı arabesk dinlemez mi? Biz sadece soğan doğrarken gözlerimiz alabildiğine yaşarır zannediyorduk, meğerse bu kızlar soğanı fersah fersah geçmişler göz yaşartma da...


-Birader Orhan Babanın kasetini aldım gel beraber dinleyelim mi?
-Dinleyelim birader biraz acı takılalım Neslihan'da zaten yüz vermediydi, iyi gider şu sıralar acılı arabesk hem de damardan. Ah Neslihan ah! Pazara kadar değil mezara kadar sürer bu aşk bu sevgi diyordun, elimden kirazla, can erik yiyordun...


Kaset teybe kaymıştır ufaktan...


Orhan Baba'dan sevgilerle...


''Bak arkadaş bak şu yaraya, sanma silah değdi buraya, beni dünya bu hale koydu, beni dertler bu hale koyduuu, (Burada U'yu uzat uzatabildiğin kadar) gelen bir vurduu, giden bir vurduu, sanki dünyada kanun buydu. İlk darbeyi felekten yedim, belki aşkta gülerim dedim, deli gibi birini sevdim o da felekten beter vurduu, o da felekten beter vurduuuu...'' Orhan Gencebay


Off ki of


-Ne parça be İsmail tam da bizlik tam da bizlik anasını satayım.
-Sen ne diyorsun birader ah Neslihan ah ulan nasıl aşkıma karşılık vermedin
-Boş ver be İsmailcim ne diyor Orhan baba yaramıza silah değmedi ama bizim yüreğimiz harbiden yaralı, sızım sızım da sızlıyor...
-He birader doğrusun.
-Orhan baba da Ferdi baba da müthiş İsmail'cim dertlerimize derman olmasalar da acılarımızı unutturamasalar da ilaç gibi parçalar ilaç gibi...
-Sen ne diyorsun ağabey hastayım hastayım Ferdi babaya da tedavisi de yok bunun. Dinlesene ağabey şu parçayı...


''Dünya mı karanlık, Yoksa ben mi görmüyorum, Yaşamak azap oldu, Sürünüyor Ölmüyorum 
Akşam güneşi aşıyor, Yine dertlerim başlıyor Ufukta ki kızıl gurup Yüreğimi ateşliyor.'' Ferdi Tayfur


-Vayyy! Ferdi baba, vay akşam güneşi, sanki güneş hem içimizi hem de dışımızı yakıyor. Ulan Sühendan beni niye terk ettin ki ben bunun hesabını sormaz mıyım sana?


Bir zaman sonra mahallede gruplaşmalar başlar. Ferdi Babacılar, Orhan Babacılar, Müslüm Babacılar, Hakkı Bulutçular filan feşmekan...


Ne yıllardı seksenli yıllar...


''Beni böyle sev seveceksen, olduğum gibi göreceksen, girme ömrüme, girme gönlüme ne dertliymiş bu diyeceksen. Sen dert nedir ne bilirsin, sen gönlümde Kâbe sen meleksin sen her şeysin, sen ümitlerimin tek kaynağı, sen aşkın bence ta kendisisin kendisisin.''


-Ah Sühendan ah olduğum gibi gör de beni böyle sevsen, ne olur yani?
-Sorma birader sorma sen Neslihan ben Sühendan aşklarından yanıp yanıp tutuşuyoruz yakında kül olursak şaşırmasın kimsecikler...
Bu arada Müslüm Gürses'de yıldırım hızıyla girmiştir müzik piyasasına. O da kısa zamanda fırtına gibi esecektir...


Bazı acılı arabesk arkadaşlar acıyı kendilerine hayat tarzı olarak benimsemişler ve o zamanın en sıkı jileti permasharp ile caaart caart bir yerlerini kesmek ile meşguldürler...
''Yarabbim sen büyüksün yarabbim sen gönülsün durdur geçen zamanı kulların gülsün.''


Aman yarabbim aman ne günlerdi be ne günler hem de en acılı arabesk. Sevgilin mi terk etti koy bir Orhan Gencebay. Babandan azar mı işittin, koy bir Ferdi Baba ya da Müslüm Baba, bak acıların nasıl da azalıyor nasıl da hafifliyor. İki de yanında bol sulu çay bardağı ile rakı içtin mi nasıl da çözülüyor problemler bir bir he vallahi dene de bak...


''Neden saçların beyazlanmış arkadaş, sana da benim gibi çektiren mi vaaar. Görüyorum ki her gün meyhanedesin yaşamaya küstürüp içtiren mi var. Bir zamanlar ben de deli gibi sevdim. O bana dert ben ona mutluluk verdim. Yıllardır soruyorum bu soruyu kendime bilmem ki bu dünyaya ben niye geldim.''


-Hem vallahi hem billahi birader, bu kızlar saçlarımıza bu genç yaşta ak düşürdü ak. Gel atalım diyeceğim kendimizi şu İncesu deresinin altından geçtiği köprüden dinine yandığım köprü çok alçak, ölmez sakat kalırız sonra o daha kötü birader...
-Doğrusun birader çek bakalım şu bol sulu rakıdan. Bitince de karanfil atmayı unutma ağzına. Kokmasın pedere valideye... Of ki of !... 
( Arabeskin Kralı Bizim Gençlik Yıllarımızdaydı başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 27.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.