Gökten üç helva düştü 
Kasımın son haftasında gecenin güç vakti,
saatin üçü.
Düşlerimi kaçırdı haramiler, âlâbabanın elinden.

Hakikate uyandım o sabah.
Yaprak yeşildi, su berrak, kış ayaz.
Gözlerimden yargısız baksın diye tanrı
iblisimi söndürdüm üstüne basıp.

Hep aynı tilkiye verdim keratalığı,
hep aynı anne emzirdi beni.
dilini hiç bilmediğim bir ağıt öldürdü, en derin gerçeğimi.

Adını yüksünmeden toprağa gömdü seneler,
bu yüzden ömrün kargalar kadar.

En az ay dolunken kanadı gözyaşlarım,
az gittim uz gittim dere tepe söz güttüm,
yedi başlı bir hüznün alevi yaktı serimi..

Boş bir mezara hazır düştüm,
kendi ellerimle kendimi
sözcüklerime gömdüm.

Bensizlik berbat bir duygu bende
kaybettiğimden beri kendimi.

Kimin düşünden sürgün yedim Ya Sâni ? 

Bir ağıtta doğur beni yeniden,
bir acıya doğ beni,
beni sana doğ.

Bende ki seni özledim.
Yine gir gözlerimden içeri,
düşür beni gönlüne..
Bir masalın sonunda
Bir masanın iki ucunda
Aynı gülüşün sıcağında..

Düş bana
Masal bu ya.

Bir varmış şirk yokmuş,
evvel zaman içinde kendimi sana bölmüşüm.
Bir canımı bin etmişim
kalbur saman içinde.

Her birini sende bir etmişim,
bir varmış bir yokmuş.

Bir şiirin içinde ölü bulunmuşum !

Berrin Nilgün Kılıç
( Suya Yazılı Ömür başlıklı yazı Berrin tarafından 12/1/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.