1
EMİN IŞIK HOCA’YA SAYGI GECESİ
ESKADER (EDEBİYAT SANAT VE KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ) yine hayırhah hizmetlerinden birini daha gerçekleştirdi. İBB Sosyal ve Kültürel İşleri Daire Başkanlığı işbirliği ile Muhterem Emin IŞIK Hoca’ya Saygı Gecesi Tertib ederek bir hayra daha vesile oldu.
Ali Emiri Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programa kalabalık ve seçkin bir topluluk iştirak etti. Konuşmacılar Prof Mustafa Tahralı, Dr. Metin Eriş ve Prof Sadık Yalsızuçanlar Beyefendilerdi. Muhterem Emin Işık Hocamızı “Efradını cami, ağyarını mani” bir tanıtımla takdim ettiler. Gönüllerine sağlık, Allah onlardan razı olsun.
Benim bu yazıyla nazara vereceğim bahis ise Mustafa Tahralı Hocamızın, Muhterem Emin Işık Hocayı anlatırken ifade ettiği önemli bir özelliğiyle ilgili. Şöyle anlattı Tahralı Hocamız,
"Hocamızın
fıkracı bir yanı da vardır. Bunu bazen dinlendirmek için yapar. Bunu çoğu zaman
doğrudan anlatamadığı şeyleri anlatmak için kullanır. Bazen bir fikri
yumuşatmak için kullanır. Hocamız sohbet yaparken ortamı yumuşatmak, kendini
deşarj etmek için fıkralar anlatır." Tam bu noktada katkı olabilecek bir
hatıramızla bizde hocamızı selamlayalım istedim.
YÜZAKI Dergimizin “Atölye Çalışmaları”
sırasında Emin Işık Hocamız da teşrif eder, o güzel dili ve yüreğiyle bize ışık
tutardı. Sanat, edebiyat, şiir ve şairlerle ilgili çok hoş sohbetler yapar ve
hatıralar anlatırdı. Tabi uygun fıkralarla da besleyerek… Muhtereme eşleri
Şükran Işık (Leyli) Hanımefendi de şiirlerini Yüzak’ında yayınlamak lütfunda
bulunurdu. Sözünü ettiğim sohbetlerden birisinde şiirin önemi, duygusal yönü ve
ilhamın kendini göstermesi, ne zaman, nerede şairin yüreğine ve diline düşmesi
mevzusuna iliştirdiği fıkra, bizim için hem uyarıcı, hem de bir tebessümün
aracıydı. Tabi fıkrayı da paylaşacağım kendisine sağlıklı, bereketli ve uzun
bir ömür dileyerek. Çünkü kendisinden istifade edeceğimiz daha çok şeyin
olduğunu bilerek…
Muhterem Emin Işık Hocamın dilinden : “
Adamın birisi yorgun argın işten çıkıp evine gelmiş. Evinin kapısını alı al
moru mor tıklatıp açılmasını beklemiş. Karısı kapıyı açtığında bakmış ki adamda
bir haller var. “Hayrola Bey, sen bugün bi hoşsun…” Demiş. Adam gergin, adam
yorgun, adam coşkun…”Sen de benden boşsun…” deyivermiş. Haaayda. Kadın boş
düşmüş. Bir ilham yüzünden yuva dağılmış. Konu komşu, eş dost “Adam sen ne yaptın yahu?” diye sıkıştırmaya
başlayınca adam üzgün, adam pişman… Demiş ki “ Geldi kafiye, gitti Safiye…”
İlhamı başıboş bırakmamak lâzım efendim.
Mahmut TOPBAŞLI