1
Avuçlamak lal
akşamları,
Kanarken için için
Deminde bir aşk mesela
Ömre biçilen niyet
Yine şairin dilek
bildiği her dize.
Şah damarımdan yakın
madem her sure,
Bellediğim üzüncün
ikbali mi
Gelmeyeceğini umduğum
her kara gece?
Cahil ve ırgat bir
düş’üm işin aslı,
Üşüdüğüm bedenimde bir
garip yolcu:
Kesat ve titrek
ışıklarda
Efkârı hazzı kadar da
anlamsız
Sırtımdaki yüküm.
Kaçıncı oktav ola ki
özlem,
Kaçıncı rahle üzerine
dizdiğim sıra sıra sure
Belki de ödemekten
kaçtığım bir bedel yine
Aşkın sihri.
Hadi gel, dercesine
çağıran onca münafık gölge,
Kayıtsızlığımın suru,
Yüreğin de nuru
Sevdaya olan
düşkünlüğüm:
Hem de yerli yersiz ant
içmişken sevmelere
Nasıl da muteber bir
örgü
Yaşadığım ve
yaşatacağıma inandığım her yürekte.
Ürkünç, telaşlı ayak izlerim…
Kayıbım ezelden beri:
Devşirdiğim kim bilir
kaçıncı hale,
İstifli yıldızların
bakir sessizliğinde
Bir tutam umuda
sarılmayı dilemişken
Hem de en meşakkatli
ölümde
Sır bildiğim günceme de
Gömülmeyi dilediğim
Henüz yazmadığım son
dize.
Batılında ömrün geçti gitti
nice mevsim,
Yongasında hüznün
Mademki rahmet bildin
onca tahakkümü
Erip ereceğine çoktan
nail oldun ey dertli gönül.
Makbulüm ya da mahcup
bellediğim her imge:
Kelimelerin arasında
kaybolmayı ödül bildiğim,
Biraz da titrek sesinde,
Kanayan gecenin asılı kaldığı
son katre
Yine varlıksızlığımın
ikbali;
Bilfiil işgali
gölgelerce.