1
Zılgıt yemiş bir
notadan doğan
O gamda saklı arsızlığı
yalnızlığın.
Sevdanın nedametinde
Yüreğin selametinde
payidar bir hece
Yine aşk’ın zarafeti,
Çözülmeyen her imde
konuşlu adeta
Bir sureden gök kubbeye
nakşeden sihri
Büyülü rotası manevi
bir kazanım iken hüzün:
Yaradan’dan aşka meyil,
Tehir etsem de
yarınları,
Umut ve sevdaya dair
sızı arda kalan,
Kopup da gelmişse hele
çok çok uzaklardan
Yüreğin ve ömrün
fıtratı.
Tüm hezeyan bakir bir
gölde,
Semiren bir ömürde name
name,
Külyutmaz yetilerinde
urgan bir rota,
Savsakladığım her günün
devrik hürriyeti,
Yine bağdaş kurduğum
gecenin indinde:
Bir O bir de ben
nakşeden özlemi,
Kavuşmayı dilediğim
hangi katresi ise
Sadece yüreğin
iftarında kabul buyurmuş
Sevda denen mecra.
Doyamazken sevmelere,
Devingen nice nöbette
yine ısmarladığım
Mutluluğun boyutsuz
yalnızlığı:
Yürekten yüreğe boca
ettiğim
Sayısız hücre belki de yalnızlığın batıl
tutanağı:
Bir serzeniş mi?
Hâşâ!
Bir tükeniş belki de,
Ölümle hayat arasında
konuşlu bir rahlede
Esir tutulmuşken yürek,
Benlikten arda kalan
son nükte
Yine sevginin serenadı.
Çözüldükçe dolandığım,
Zaman zaman çaldırmaya
da doyamadığım,
Bildiğimdense bilmelere
geçirdiğim,
Mahşerde kavuşmayı
dilediğim
Adı olmayan sayısız
kehanet,
Yorgunluğumu çaldırsam
demek ise
İçin için kanayan
korumasız bir rehavet
Tokalaştığım
hezeyanında ölümün,
Aşka ve yeni
başlangıçlara delalet bir rota
Sadece anmakla mükellef
olmuşken ismini,
Varsın süre gelsin
esaret;
Ölümlü bir miat iken
Sükûnete duyduğum özlem
O bitimsiz terane,
Yine ikbalin pervazında
tüm hazinem
Bilfiil sevmekle
iştigal onulmaz rütbem.