Bir yaz saati sıcaklığında parmak uçlarıma dokunan.

Uğur böceğinin, kanat çırpmasıyla etrafa neşe saçılan.

Bir yaz gününde rastladım aşkların en güzeline.

Kanım nasıl kaynıyor, aşka nasıl heveskâr yüreğim.

Taşı sıksam toz ederim.

İşte böyle başladı hikâyemiz

 

Kalktı gönlümün göğünden kara bulutlar.

Aşka kıt’a durdum, bitmez saygım.

Güneşi selamladı göçmen kuşlar, yerleşik zamanda.

Sabaha beş kala, kalkan vapurların arkasından el sallarken martılar.

Ben demli bir çayın buğusunda gözlerine bakmaya doyamıyorum.

Kimi görsem aşka imrenen, önce kendinden geç diyorum.

Sonra aşkı selamlarsın…

 

Aşkın hudutsuzluğunda gezerken,

Zamanın nasıl geçtiğinden habersiz,

Kuşlarla aynı şarkıyı mırıldanmak,

İşte huzur, işte gerçek aşk…

 

Ve sen sevdiğim.

Kestane rengi saçları rüzgârla raks eden kadınım.

Elinde bir çay bardağı, benden bir şiir bekliyorsun.

O anda ne bir araba sesi,

Ne de bir çocuk ağlaması,

Kimsede çıt yok.

Aşktan konuşuyoruz.

Ve karışıyoruz aşkın içine.

Şiir bittiği zaman elin ellerimde,

Gündüzde güneş sıcaklığı,

Gece de ayın ziyası.

Ve bana bakan gözlerinin ışıltısı.

Üçünüz birden karışıyorsunuz içime.

Yokluğun ki kabir azabı,

Rabbim yaşatmasın o günleri…

 

 

 

 

 

( Bizim Hikayemiz başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 26.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.