1 Ya Hu Ve Adem -- 34 --

11-) Kitapta Bahsedilen Dini ve Felsefi  Literatüre Kısa Bir Bakış

 

                                   Bu bölümde, kitabımızdaki felsefi irdeleme ve bütünlüğe bir katkısı olması ve ele alınacak konuların yabancısı olabilecek okuyucuların mevcudiyeti düşüncesiyle, konularımızı işlerken göndermelerde bulunduğumuz dini ve felsefi akımları kısa bir irdelemeye tabi tutacağız.

                                   Bölümü çok uzatmamak amacıyla, asıl metinlerimizde geçen kısımlara elden geldiğince az göndermede bulunacak ve artık okuyucunun kendi yorumlarıyla bağ kurması muhtemel olan pasajları detaylıca açıklayıp birbirleriyle ve kitabımızdaki kısımlarla ilişkilendirmekten kaçınacağız. Bununla birlikte insanlığın inanç ve düşünce sisteminin elden geldiğince damıtık bir özsel özeti olması ve Mutlak Felsefe ve Salt Din’in kökenlerinin ya da yansımalarının ortaya konması bakımından, bizce kitabımızın bu bölümü de diğer bölümleri kadar önem arz etmektedir. 

 

11.1-) Kadim Çin Dinleri ve Taoizm

                                   Taoizm’in kitabı Tao Te Ching, uzun bir dönem sözlü olarak nakledilmiş olup, M.Ö. 6. ve 3. y.y. arasında derlenip yazıya geçilmiştir. M.Ö. 6. y.y. civarında yaşadığı sanılan Lao Tzu’nun öğretilerini içerdiği kabul edilir. Tao Te Ching’in, İncil’den sonra batı dillerine en çok çevrilen kitap olduğu söylenmektedir. Bununla birlikte Taoizm’in kökeni çok daha geriye, İmparator ve Bilge olarak kabul edilen Fo-Hi’nin, M.Ö. 3700 civarında yazdığı I- Ching adlı esere ve dolayısıyla kadim Çin bilgisine dayanır. Böylesine eski bir tarihten gelen

 

dini bilginin Mutlak felsefe ve İslami literatürle büyük oranda örtüşüyor olması, bizce, İslam’ın gerçekten de iddia edildiği gibi, Hak din olarak insanlık tarihi boyunca değişik zaman ve coğrafyalarda nüzul edişinin bir göstergesi olabilir.

                                 Araştırmalara göre, Tao te ching’in birden fazla yazarı olabilir. Lao Tzu, gerçekte tek bir kişi değil, kadim Çin bilgisini ortaya koyan bir bilge sembolüdür. Zira Lao Tzu, ihtiyar Bilge anlamına gelir. Lao Tzu’nun, belirli tek bir kişiyi değil, aslen, tarih içinde gönderilen birçok Nebiyi simgelediğini biz de rahatlıkla söyleyebiliriz. Dolayısıyla asırlar boyunca o bölgeye gönderilen Nebilere nüzul eden Salt Din’in, zaman içinde bir kısım batıl düşünce ve dini merasimleri bünyesine katıp bozulsa da, aslında aynı İslami Öz’e dayandığı anlaşılabilir. Lao Tzu’nun gerçek adının bilinmemesi, hatta onun hakkındaki bilgilerin eksikliği, öğretisiyle de örtüşmektedir. Zira, bu öğretinin aslı, gizli ve sıradan bir hayat sürmeye dayanır. Benzer düşünce, Tasavvufta da kendini göstermektedir. Zira daha yakın bir tarih olan Müslümanlığın nüzulu tarihinden sonra bile, şahıs olarak tam anlamıyla bilinmeyen bir çok Erenin, değişik zaman ve mekanlarda ortaya çıkışı, tarihi bir vakadır.

                                 I-Ching’de, Kadim Çin dini geleneğinde önemli bir yeri olan ve Taoizm’de de sık sık kullanılan Yin ve Yang kavramı, efal (ikilik) alemini simgeler. Yani Yin ve Yang, zıtlıkları simgeler ve gözlemlediğimiz evren, zıtların birlikte işleyişine, bir deyişle birliğine dayanarak oluşunu sürdürür. Bu zıtları bir arada tutan, Yin ve Yangı üreten güç, Büyük Mutlak olarak tanımlanır ve O’na Tai Chi denir. Taoist metinlerden Hua hu ching’de de,

“Sessiz ve yaratılmamış olan O, her şeyi yaratandır/ Her şey yin ve yangın gizemli ilişkisi sonucu/ Latif alemden zahir olan dünyaya çıkartılır” 

“İyi ve kötü, yararlı ve zararlı her şey/ Hep kainatın latif işleyişi içinde yer alır/ Bu nedenle endişelenip çabalamak boşunadır/ Tek yapman gereken yüce Tai Chi’den haberdar olmaktır” denerek Taoizm’in kadim Çin dini geleneğiyle ve I-Ching’le olan bağı vurgulanır. Dinler tarihine göre, bu kadim Çin dini öğretileri, Moğol kökenli olan Çu hanedanlığı sırasında Şamanist inançlarla da karışmış ve Taoizm ortaya çıkmıştır. Taoizmin trans haline geçme yöntemleri Şamanizme, Tao, Yin-Yang ve makro-mikrokosmos kavramları gibi felsefi temelleri, kadim Çin dini geleneğine dayanır ve Konfiçyuzim’de de bulunur.7-8

                                    Hua hu ching ise, M.S. I. y.y. civarında Budizm’in Çin’e girişi, yayılması ve zamanla Taoizm’i tehdit eder hale gelmesi sonucu sözlü olarak nakledilmeye başlayan bilgilerle ortaya çıkmıştır. Yani çıkışı aslında Lao Tzu’dan çok sonraya rastlar. Ancak, Taoizm’in temel felsefelerini yansıtan bir kitaptır. İlk kez M.S. 300 yıllarında Wang Fou tarafından derlenmiştir. Hua hu ching’e göre Tao, dinler üstü bir gerçekliği yansıtır. Dünya dinleri, insanların ve saf düşüncenin bölünmesine sebep olur ve bu, Mükemmel Birliği algılamaya engeldir. Hua hu ching, Budizm’in Çin’de tamamen etkin bir duruma geçmesiyle 668 yılında

 

 

 

yasaklanmış ve tüm nüshalarının yok edilmesi kayıtlara göre 1281 yılında olmuştur. O tarihten günümüze sözlü rivayetler şeklinde ulaşmıştır.7

                                      Taoizm’deki ana kavramlardan biri olan Tao; yol, ilke, yöntem, öğreti, düzen gibi anlamlar ihtiva eder. Ayrıca; bir yapı, bütün sistemlerin yapılandığı bir matris, ya da evrenin gerçekliği olarak da kabul edilir.3 Taoculuğun temel kavramlarından bir diğeri olan wu-wei ise, akıntıya karşı koymamak olarak açıklanır. Pasif bir tutumu değil, davranışların hırsla, açgözlülükle, bencillikle yönlendirilmemesi anlamında olan bir ‘hiçbir şey yapmama’ ya da ‘eylemsizlik’ halini anlatır. Bu, eylemsizlikten ziyade, tabii davranmaktır. Eylemsizlik hali, Tao’nun da izlediği yoldur ve bu konuda şu söylenir: Yol hiçbir şey yapmaz oysa her şey onun tarafından meydana gelir.”

                                     İnsanın yapması gereken biricik gerekli eylem de, Tao ile uzlaşmadır. Her şeyi oluruna bırakmak ve gereğinden fazla çaba göstermemek gerekir. Bu İslamiyet’teki hayırlısını istemek, bir şeyin olmaması durumunda, hayırlısı değilmiş demek ve ille de olacak diye uğraşmayıp, gereğini yapmak ve gerisini Allah’a bırakmak düşünceleriyle uyumlu bir felsefedir. Zira, Tao te ching’de şunlar denir:

“Hayatta koşuşturmak, kaybetmek anlamına gelir/ Nefes alış verişlerini hızlandırmak, yorulmak anlamına gelir/ Bunlar Yol’un aksine gidiş diye isimlendirilir/ Yol’un aksine giden, ölüme gider.”

“Ancak hiçbir şey yapmamakla dünyayı fethederiz/ Dünyayı fethetmenin yolu/ Hiçbir şey yapmamaktır/ Çünkü ne yapsan/ Çaban dünyayı fethetmeye yetmez”

“Yüce düşünceye sarılınca/ Dünyanın başı derde girmez/ Huzurlu, dengeli, dingin, sürer gider”

 

( Ya Hu Ve Adem -- 34 -- başlıklı yazı KENAN KOÇ tarafından 26.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.