1970li yıllarda Erkan Yolaç, “EVET” dedirtmeme oyunu oynardı, o zamanın tekel televizyonu TRT’de. Stüdyoda bekleyen seyirciler arasından gönüllü seçilir, herkes “EVET” demiyeceğinden emin koşarak sahneye gelirdi. Bu manalı oyunda bile bile konuşmaya başlanır, yarışmacı ne kadar “EVET” demiyeceğim desede, “EVET” der, Erkan Yolaç o zamanların meşhur sıçrayışıyla zaferini kutlarken, yarışmacı, nasıl dediğini anlamadığı şaşkınlık içinde, seyircilerin arasındaki yerine otururdu.


Yeni Anayasa oylaması, buna benzetmek mümkün olmasa da, “HAYIR” diyeceklerinde ortaya çıkıp, belli şeyleri öne sürerek, “EVET” demiyecekleri konuşmaları, savları, kavgaları… Aldı başını gidiyor. Ben yaş itibariyle elliyi geçtim. 1970li, 1980li, 90lı, 2000li yılları ve günümüzü yaşıyorum çok şükür. Gördüğüm, her onlukta, her sav inançlı kişilere başka türlü baskıların olduğu evreler oldu. Müslümanlara uygulanan soğuk savaş sürüp giderken, olan onlara olurken, gördük ki aynı yıllarda bankalar talan edildi, enflasyon aldı başını gitti, kısacası ekonomik olarak battık. Diğer yandanda IMF’ye teslim olduk ve hayat hızla pahalandı. Her şeyde kuyruk, bulunmayan temel ihtiyaçlar, dövizin olmadığı, borsanın olmadığı, bir bataklık ortamı yaşadık. Dış güçlerin, piyonları ceplerini doldururken, tam kelimeyle bizi teslim almaya hazırlanırken, tek başına iktidara gelen RTE ve ekibi, yeniden doğuşu, ilk önce İslam kimliğinin onure edilmesi ve arkasından da IMF’nin borcunun ödenmesiyle ekonomik özgürlüğü eline aldı, hükümet olarak! 


Gelinen noktada, Müslüman kimliğinden utanmadan, kızlarımız baş örtüsüyle her yerde okuyup, çalışırken, her türlü İslami ilmi yayma serbestiyeti içinde, rahatça hacca gitmeler ( 2002’ye kadar Hacca gidecek adam aranırdı. Kimsenin çok parası yoktu. Doğal olarak çok talep de yoktu. Ben 2002’de hacca gittiğimde, kesinleşmiş kuralardan 1,5 ay sonra başvurarak gitmiştim. Benim kayıt olduğum beşbinlik defter hala bom boştu.),  umre ziyaretleri tepe yaptı. İslamın ilmen ilerlemesi ve yaşanması serbestiyeti kimseye de zarar vermedi. İşin en kötüsü, geçmişte, insanın Müslümanım derken, İslam dışı bir yaşayışın içinde olan devletin, zorla, sakal bırakmama, kıravat tak deme, kadınlara etek giy, başını aç dayatması ahlaki erezyona neden oldu. Kişilerin çalmasının, rüşvet almasının, yalan söylemesinin yasak olduğu aşikarken bunlar tepe yaptı. Çalan çaldığıyla kar etti sözüm ona... İster kabul edin ister etmeyin bu ülkenin dini İslam, devletin halkın içinde nerede olursa olsun, kişi inandığı gibi yaşamasının doğal olmasından başka ne beklenir ki. Bu tür yaşanan dramlar sona erdi çok şükür!


Solun en büyük dayanağı Atatürk’ün arkasına saklanarak, politika üretmesi… Kurtuluş savaşı ve demokratik olarak çoklu seçme seçilmenin başladığı rahmetli Adnan Menderes devrine kadar, çok muamma dolu bir tarihimiz var. Kim ne yaptı, bu devlet için neyi başardı bilinmez sorularla dolu. Ancak, artık tarihin bilinmesi de çok fazla önemli değil ama, ilerisi için o günlerin sıkıntılarını bu aziz millete yaşatmamak için, güçlü bir ülke olmamız, kimseye muhtaç duymadığımız, onurlu bir Müslüman ülkesi olmamız gerekiyor. Bugün Trump’ın vize uyguladığı 7 Müslüman ülkeye söylediği gerekçeleri bile çok gülünç. Sanki bütün sorunu Müslümanlar yaşatıyormuş algısı devam ediyor, maalesef. Müslüman kişi, yalnızca Allah’tan korkar ve kul hakkına sebep olacak her şeyi red eder. Böyle yapmakta amaç  sanırım, Müslüman kimliğinin, bu yücelen değere sahip çıktıkça, bu anlamsız ayak hareketleri ile demoralize edilmeye devam edeceği kanısıdır. 


Her ne kadar “EVET” demiyeceğini söylese de, Erkan Yolaç’ın çizgisinde, zıplayan anlı şanlı Türk Milleti olacaktır. Bizim kendimizin yetiştirdiği, Allah’tan korkan liderlere ihtiyacı var. Bizim bu ülkeden başka bir ülkede yaşamamız da mümkün değil, İslam kimliğimizle aşağılan olacağızdır nereye gitsek… Nereye gitsek, domuz kokuları kokladığımız kafelerde, nereye gitsek, çanların çalındığı seslere mahkum olacağız. Bu Müslüman için esarettir. Bu esaretin yaşanmadığı, Osmanlının tek parçası, anlı şanlı Türkiye’nin ayakta kalması ve Kurtuluş savaşında olduğu gibi tüm Müslüman halkalara örnek olacak bir dirilişe önder olacaktır bu referandum. Bu yüzden “EVET” demeliyiz. 


Tek lider, tek umut ve sonsuz zenginlik için, şerefli ve onurlu Müslümanca yaşamak için, artık bize şamar gibi vurdukları her onluktaki darbelere “HAYIR” demek için… “EVET” diyeceğiz. Rad süresi 11. ayette, Allah bizde gayret olmadıkça yaşama biçimimizi değiştirmeyeceğini söylüyor. Biz Müslümanca yaşamak, Osmanlı gibi tüm dünyaya lider, Allah’ın rahmetini dağıtmak için “EVET” diyeceğiz. Allah yar ve yardımcımız olacaktır inşallah… Selam ve dua ile!


Saffet KURAMAZ

( Yeniden Sandığa Giderken başlıklı yazı safdeha tarafından 1/30/2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.