1
Elzem aşklara rast
geldik,
Erteledik velhasıl.
Kıbleyi aşk bildik her
daim
Asla sorgulamadık
inancı lakin
Esefle kınandı sinesi
şiirin,
İtikadın güncesinde
eşleştik hüzünle,
Es geçtik dünü
Yarına varamamanın
vebali idi
Ters düşen benliğe.
Sorduk sormasına
sorgulandık da biteviye,
Rast geldik kimi zaman
aşk meleğine:
Yorgundu lakin ve canı
sıkkın
Sanırsın ki; yüklenmiş âlemin
derdini,
Derken sırt çevirdi.
Derledik topladık
içimizi dışımızı,
Teneffüs ettik zaman
zaman tetikleyici imleri,
Sükûnet diledik
Tanrı’dan;
Ne gelen vardı ne
giden, demelerle geçti zaman;
Sürdük sürüştürdük
beyaz maskesine ölümün
Yorulduk akabinde,
Tünedik bir garibin
yüreğine.
Sandık ki… Sandık
sandıktı fermanı beşerin;
Kilitledik yüreği
Hani olur da düşer aşka
yeniden,
Söktük zehrini lanetin,
Teyelledik merhameti en
derine
Ve kopçaladık bohçasını
çocuk gelinin:
Kırgındı ahvaline
Yürek hepten yaralı
ceylan.
Öldük kimi zaman en çok
da öldürdük
Ne de olsa ölümlüydük,
demekti madem merhem,
Kutsadı aşk meleği önce
beşeri sonra da
Kara meleğin gizemini
Ve çekildik bir
kuytuya:
Hayli ısrarcı idi sorgu
sual hâkimi:
Kim varsa ateşe
dizildik tarafınca,
Edindiğimiz son rütbeyi
de kaptırdık,
Yerine tuz bastık,
Yandık,
Kavrulduk…
Matemdi yine aşkın
fıtratı,
Sakıncaları adam boyu
okumadığımız rahmetlerle
Yıkandık musalla
taşında,
Celp etti yüreği
evrenin,
Söküldü yeniden,
Diktik akabinde,
Vurulduk bu sefer:
Ne gam, demelere de
sığındık
Sığdıramaz olduk
neşeyi, cüreti;
Sığındık usulca bir
meleğin kanadında
Ağlarken gizlice,
Sır belledik dostun
yasını,
Sırlı geceye emanettik
Yine sırlarla beyan
ettik onca yemini,
Döküldük usul usul
yollara,
Dokunduk yeniden ölü ruhlara
Ve son perde.
Kuşandık kuşatıldık,
Kundaklandı onca kayıp
lehçe,
İz sürdük lanetinde
aşkın,
Çekti tetiği laneti
gizemin,
Rötuşladık suretleri,
Sinenin indinde karaya
boyadık,
Karalandık da;
Kanadıkça telaş
eyledik,
Tehir ettik…
Yoktu sonrası;
Cılkı çıkan evrenin tek
gerçeği her hanede:
Tanrı kutsadı
kapanmadan son perde.