Aykırı iklimler tadında
yoksunluk,
Sarmalı özlemin, miadı
dolan,
Kara kaplı defteri
kapamadan
Gecenin çok geç vakti.
Yine sessizlik, maşası
mahşerin,
Ziyafet sofrası dediğin
yüreğin mi
Son turfanda bir
yalnızlık?
Mabedini gizlediğim en
aykırı sevincin yerli yersiz
Yine gölgelendiğim sair
zamanın nezdinde.
Kınında hasret saklı
onca kelamın,
Ucundan koparıp yediğim
taze ekmeğin tadı
Adına umut denen:
Kopçası kopuk teyelli
zikrin derininde konuşlu
Kâh yalan kâh zulüm;
Kancası takılı gök
kubbeye yine
Varlığımın matemini
tuttuğum
Gelip geçmiş ne çok
zaman…
Fıtratına aykırı
beşerin,
Bilsem de bunca gizem;
Kanayan surelerde saklı
tutamadığım gözyaşı.
Adımdan uzak bir üzünç
olsa dediğim
Bariz yanıldığım nice
şarlatan hükümde;
Karanlığın iz bildiği
yürek sesinde payidar
Tüm olup biten;
Geri duramadığım
hallice yorgun tabiatın
Dokunaklı bir beyite
armağan ettiği bir özlem mi yoksa
Derinden derine batan
yine yüreğe?
Üstelik sus payı bir
söylemde,
Vakıf olduğum yüksek
sesli bir yalnızlık
Yine de sadece beyanını
gizli tuttuğum
Sır yüklü gecede
Sırlarımla gömülmeyi
dilediğim
Bilinmedik bir lehçe
peyda olan.
Kâfir imde takılı akıl,
Kanatsız bir yalan mı
yoksa
Ne varsa gelip de
gitmeyene dair?
Yine de meylettiğim
rotamda,
Andan kopuk bir sarmal,
Kerameti döngünün
sadece hezeyana yenik.
Buyur ettiğim bir tabu
adeta
Yalnızlıkla örülü
duvarlarım;
Kırdığım her beyitte
saklı tuttuğum
Yankıları çocuk
çığlıklarımın.
Ötelendiğim ne çok
mertebe:
Kanadımdan düşen bir
tayyare adeta
Uçmaya ant içtiğim,
Yüreğin közünde buharlı
bir kahve tadı belki de;
İçmeye doyamadığım
sevinci yine
Bakir ruhların
gönlünde,
Edinmişsem bir gölge
Ve gölgelerimde konuk
etmişken
Tehir ettiğim
sevgileri.
Gönülden uzak bir
katrede
Tüm boğuculuğu
Yalnızlığı tetikleyen
hangi imge ise,
Son sürat döşediğim
ömrün ikbali,
Hanidir teyelli bir
dokunuş
Müptelası sevdanın,
Yandan çarklı bir
sesleniş,
Garip ikilemlerin
feryadı,
Andıkça anlamsızlığı,
Sarkıtın son damlasına
kadar
Sitem yüklü nice
kalpten
Ulaşan buruk bir
terennüm
Yine meylettiğim.
İkbali, gidenden
hediye,
Kalanlara sığınıp
Derin iç çekişlerde
saklı nedamet,
Andan kopuk bir beyanda
saklı tutmuşsan
Yüreğin neferi keza,
Sevgiyi nakşeden
Olsa da buruk tadı,
Yüzden, gönülden
eksilmeyen…
Şiirin hikâyesi:
Israrcı olduğum hiçbir
umuda bel bağlamadım, desem biliyorum ki alev alacak benliğim cehennem
ateşinde.
Yoksun kılındığım ne
ise özlem duyduğum ise koca bir yalan zira ne ise payıma düşen artık özlem
yüklü yakarışlarımı beyan etmiyorum saklandığım surelerde ve şükrü eksik
etmeden bir avuç hüznü de boca ediyorum.
Sorgu sual istikamet
yine yarında saklı tuttuğum yeni bir ben ve yeni bir umut kırıntısı küçük bir
kuşun kursağından geçecek kadar küçük yine de boyutsuz varlığın aldığı
darbeleri çekerken sineye…
Bir batında doğdu gece
ve gizem,
Saklı tutulası bir
kelamı pay etmekti madem tek erdem…