1 Hacivat Ve Karagözü Ziyaret Edelim-4.bölüm

 

 Karagöz yattığı tatlı uykusunda tatlı tatlı rüyalar görmekteydi. Gençliğinde sevdiği kızı yıllar geçmesine rağmen unutamamış, yüreğine saplı bir hançer gibi saklayarak yüreğinde canlı tutarken, ağzından kaçıracak birisine bu konuda bahis edecek diye korkuyordu. Kızı babası zengin bir ağaya vermiş, Karagöz fakir olduğu için layık görmemişti. Karagöz bunu yıllarca unutamamış en sonunda babasının isteği üzerine şimdiki hanımı ile istemese de evlenmişti. Elden ne gelir Rahman böyle yazmış diyerek sabır sarılmıştı. Hanımını da zamanla sevmiş, tam unuttum derken şimdi rüyasına girmiş, yüreğine sapladığı hançeri çıkardım derken şimdi yine saplanmıştı. İşte karşıda sevdiği güzel Rana pencerede dışarıyı seyrediyordu. Kara göz heyecanla yaklaştı.

-Ey gönlümün bülbülü, bülbülün geldi, gönül kapını açar mısın?

Rana karagözü zaten bekliyordu. Yüreğine oturmuştu, babası kendisini zengin bir ağaya verecekti, onu söylemek ve beraberce bir çare bulmak için karagözü bekliyordu.

Hızlıca aşağıya indi. Kapıyı usulca açtı, karagöze buluşacağı âşıklar tepesine gelmesini işaret ederek anlattı. Âşıklar tepesine geldiklerinde Rana üzgün bir ifade içinde.

-Karagözüm babam beni zengin bir ağaya verecek.

Karagöz birden hiddetlendi, şaşırdı, kızardı bozardı, başını öne eğdi. Rana

-Karagözüm bir şeyler söyle, al beni kaçır gidelim bu diyarlardan.

Karagöz üzgün bir ifade içinde.

-Ey her gün her saat hatırladığım unutamadığım gönül gülüm, kaçalım da nereye gidelim? Kaçıp gideceğimiz bir yerimiz mi var, ne yapar ne ederiz? Ayrıca babam ve annem hasta onların ihtiyacını ben karşılıyorum evde tek çocuğum bir kız kardeşim ah olsaydı hemen giderdik bir dağda bağda seninle bir ömür boyu yaşamak isterdim gönlümün gülü.

-Karagözüm gözümün nuru, koklayamadığın tenimi başkaları mı koklasın, ben seni seviyorum, başaklarına nasıl yar olurum.

-Üzülme ey gönlümün gülü ben bu işi çözeceğim, köyün imamı Rüstem hoca beni sever, babanda onu sever. Yarın akşam tekrar seni onunla istemeye annem babamla gelecekler gülüm, hele üzülme gün doğmadan Rabbim neleri doğdurur, sabırla aşılmayacak açılmayacak kapılar yok gönlümün gülü.

  Karagöz birden kan ter içinde tatlı uykusunda rüyasında uyandı. Bundan sonrasını zaten biliyordu. Defalarca gidip istemelerine rağmen Rana’nın babası bu inadından vazgeçmemiş kızını zengin ağaya vermişti. Karagöz gecenin karanlığında usulca kapıyı açtı avluya çıktı. Yüreği yine yanmaya, yüreğine sapladığı ve unuttuğu hançer tekrar acıtmaya yüreğini kanatmaya başlamıştı. Bakıma muhtaç anne ve babasını terk etmeye gönlü razı olmamış, sevdiğinden vazgeçmişti. Zamanla Rana’nın babası yumuşar kızını verir diye düşünürken, apar topar sevdiğini gözleri yaşlar içinde o zengin ağaya vermişti babası… Bütün imkânsızlıklar içinde umudunu kaybetmeden bekleyerek kavuşmayı umarken ayrı düşmüşlerdi. Bir tatlı sözle gönlünde yüzünde gülle açtırdığı Rana’sı artık başkasının koynuna girmiş, elinden alınmıştı. Bunu anlatacak anlayacak basit bir sözcüğü bile yanına yaklaşmamıştı. Gece gündüz dağlarda ovalarda ağlamış yalnız mağaralarda kalmıştı. O gençlik yıllarında Hacivat ile tanışmamıştı, bu olay üzerinde altı ay geçtikten sonra Hacivat köylerine baba evine büyük şehirde imkânsızlık yüzünden dönünce tanımıştı. Bırakalım artık bu kurguyu karagözümüzü fazla üzmeyelim, tekrar sıcacık yatağına alalım, bunları düşünmeden ve görmeden yatsın uyusun.

 

Kapattık perdeyi eylemedik viran, Kul Mehmet’in kusuru varsa af ola, devamı derseniz hele bir yarın ola.

Mehmet Aluç/Kul Mehmet 

( Hacivat Ve Karagözü Ziyaret Edelim-4.bölüm başlıklı yazı kul mehmet tarafından 22.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.