Beyhude çabalarım tsunami dalgası gibi yalnız kaldığımda mahveder düşündüklerimde. Sanki bataklığa düşmüş, kimsenin olmadığı bir açmazda haykırışlarım, ölmekten korkan dünya mekanında yok oluşun iman açmazları olur birdenbire… Kıvranıyorum işte, belki bir şelaleden aşağıya düşüyorum, binlerce volta yükselen elektriğim bedenimi paramparça ediyor derken, durağan bir gölete düşüveriyorum, nazan mevsimine… Ağladıkça bedenden çıkıyorum, belki Maldivlerde fantastik bir kulübede, nemin yelsizliği, denizin dalgasızlığı, olsa ne olur olmasa ne olur zenginliği dedirtecek kadar manasızlaştırıyor ortamı ve  yeniden başlıyor hıçkırıklar…


Çöl… Yeşilliği, suyu, yaşamı kaybediş son noktada! Sanki kabrinden çıkan bir ölünün ayaklarıyla bastıkça iz bırakmayışına şaştığı, birbirine benzemeyen her kum tanesinin yumuşaklığı, kalbimi keşfetmeye zorluyor.  Sanki her kum tanesi, hayal edilen aşkın sayılamayacak kadar sonsuzluğa denk karışımı gibi, hangisi tene değse aynı hazzı veriyor. Her biri birbirine benzeyen, savrulmaya hazır, depremlere, aşkın lavları ile savrulmaya hazır bekliyor anlaşılmaz sonsuzluğunda!


İnsan nasıl yalnız kalır aklım almıyor. Çöl bile sadece kum değil, içinde yaşayan akrepler, kumlarda kıvrılan yılanlar, inatla yaşama tutunan küçük çalılar, hatta minnacık su birikintisi etrafında palmiyeler, yeşillikler…  Güneşin değdiği, yağmurun ıslattığı her toprakta hayat devam ediyor. Ama insan yalnızım diyor, aklını kaybedecek kadar içiyor, esrar, eroin alıyor, derdim çok sigara içmeyim de ne yapayım diyor. Yalnızlığı bahane ederek, tembelliğini görmüyor, yaşama tutunmak yerine kendini gizliden gizliye ölüme sürüklüyor. 


İnsan hangi inanç siteminde olursa olsun yalnız olmadığını biliyor. Yalnızlık demek, aşksızlık yahut bir insanın yanında olmaması olmamalı. Yalnızlık, kişinin Allah ile diyaloğunu kesmesi olmalı, ki öyledir. Ancak, sigara içen, alkol kullanan, esrarkeş olan Allah yerine diyaloğunu onlarla sağlıyor.  Yani dili olmayan, gözü görmeyen, işitmeyen ve cansız varlıklardan medet umuyor. Sanki onlar yalnızlığını sona erdirecek, huzur verecek, tüm dertlerinden kurtaracakmış gibi… Cansız varlıkları dost edinen de böyle cansız, ruhsuz, sönük bir yıldıza dönüşüyor, bağımlılık artıkça. Gelinen nihai noktada ne yaradana dönebiliyor ne de insanları anlıyor ölmeden ölümü yaşar gibi yaşıyor. 


Yalnızlık, ilahi aşkın bitmesiyle başlar. Bu aşktan başka arayışlar, en kalabalık eğlencelerde eğlendiğini söyleyen de, o kalabalıktan kopunca, yalnızlığını dört duvarların içine sığdırdığı, haykırma istemini yaşatacak kadar acı verir. Bu gerçek bir acıdır. Yani suni yaklaşımların, inorganik çözümlerin sonunda ortaya çıkar. Mesela, ayakkabısı çalınan kişinin acısı, ancak yeni ayakkabı almasıyla son bulur ve bu öylesi kısa sürer ki…  Oysa kumar oynamakla kazanılan kaybediş inorganiktir-gerçek yalnızlıktır ve tutkunun acısı ölüme kadar sürebilir. Bu öyle bir yalnızlıktır ki, ilahi sevgiden kopuş, ondan istemeyi unutan duasız dileğin kibirli varoluşudur.


Aşk ancak dakikalarla sınırlı, kısa süren bir heyecandır. Eğer içinde Allah’ın lütfettiği sevgiyi barındırmazsa, merhameti yaşatmazsa, paylaşım mekanikleşir ve kısa sürede yok olur gider, başka aşkları aramaya başlar. Aşk-sevginin bir lütfudur ayni. Sevgiyi kaybeden yalnızlaşır, kimliğini kaybeder. 


Allah’ın lütfettiği fıtrat, değişikliğe uğradığında, kimyasal evrim geçirir ve kişi tıpkı ateşin odunu kül ile değiştirdiği gibi, böylesi yalnızlık nedir tanır. Özgürlük deyip, fıtratını kabullenmeyen isyankarlık, ancak kişiyi yalnızlaştırır. İnsan ancak, Allah’ın verdiği irade, nefs ve kalb ile kendini zenginleştirdiğinde gerçek insan olur ve bir gün tek başına ölüme gittiğinde, Mevlana gibi, ben düğünüme gidiyorum der ve onu yalnız görenlerin aksine yalnız olmadığını bildiği bir mutluluk içinde asla isyan etmez. Sözün özü, yalnızılık iman zaafiyetidir, isyankarlıktır. Yalnız olduğunuzu hissettiğinizde abdest alın iki rekat namaz kılın ve aczinizi Allah’a iletin, ağlayın… Eminim rahatlayacak ve gereksiz düşüncelerden de uzaklaşacaksınız. 


Saffet Kuramaz 

( Düşüncenin Gölgesinde, Sanalda Doğar Yalnızılık başlıklı yazı safdeha tarafından 3/2/2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.