Eklem yerlerinde acılar büyüyor

Yolda kalmış cümlelerin,

Yoldan çıkmış cürümlerin de faturasına nail iken

Adsız ve sızılı feryatlarında

Yolu kesişen kadınların:

Bir ırmakta aklanmak istenen günahların küpeştesinde

Doğurgan martıların kulak çınlatan çığlıkları.

 

İstanbul sabahlarında tenha kalabalığı

Yorgun ruhumun,

Yolda kalmışım işte:

Bir yakadan diğerine geçemediğim:

İstanbul gibi sevdalı,

Melankolik koyların gölgesinde meşk eylediğim.

 

Kara cahilleri yine cehaletin pençesinde;

Kara lekelerin çivit rengi masumiyeti ırgalayan yalnızlığı:

Bir imzada ömür boyu sürecek aşkın da izleğinde

Yine ölümün çatallı sesi,

Nifak sokan aşka o eda

Yine seyrelmiş düşlerin

Gıyabında bir reçete işte

Tahliye edilmiş masumiyetin ömürlük mücadelesi:

Hadi söyle şimdi:

Kim suçlu kim haklı?

 

Döngüde rehavet aslına ihanet bildiğim

Bir yorgunluk yine seyyahların mertebesine

Ermeyi dilediğim o kanıksanası yürek sesi:

İç güveysinden hallice, demelere inat:

İdare ederim şükür demelerin de vebali,

Az sonra kopacak fırtınada saklıyım işin aslı:

Ha şimdi ha yarın, demelere ihanet benimkisi

Biraz da metazori

Yengide ve yargıda;

Sonu gelmek bilmeyen o imkânsız aşklar peronunda

Bir de… demeye ne hacet?

Olmayacak duaya âmin mademki aşkın raconu:

Ben senin yerine de severim,

Altı üstü bir yürek,

Sağdıcı olsa da hüzün.

( İstanbul Gibi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 3.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.