Sen metropollerde gezerken,
ben küçük bir köy okulunda,
kara tahtaya alfabe yazdım.
Sen yeminini tutmayıp bozarken,
Ben lojman duvarlarına adını kazıdım.


Sen lüks restoranlarda gezerken,
ben mis kokan tandır ekmeğine
koyun peyniri sarıp, buz gibi pınarlardan
kana kana su içtim.
Tattım kara kovan balından,
domates kopardım dalından;
meramımı üveyiklere açtım.


Sen limuzinlerde gezerken,
ben kırlarda kuzularla oynaştım,
bir gelinciğe dörtlükler dizdim.
Köy kahvehanesinde hükümet kurdum,
hükümet bozdum.
Çobanlardan teleme tarifi aldım,
dolunaylarda yakamozlara daldım.


Sen diskoteklerde gezerken,
ben aileye karıştım, üç fidan büyüttüm,
baba olmanın tadına vardım.
Küresel krizlerle boğuştum,
torba yasalara alıştım.
Hayatı salladım, makaraya sardım,
Yılları bilmem hangi ara öğüttüm.


Ve sen rezidanslarda gezerken,
ben sade bir yaşantıyı benimsedim.
Sen gezerken, sen ezerken, sen üzerken,
yokluğunu damarlarımda sezerken;
mesut biriymiş gibi gülümsedim.
Hayat yap-bozumdaki tek korsan parça, 
mutluluktu galiba.
Bil ki, seni hep önemsedim, 
sayıkladım zakkum çiçeğim.
Sevgini gizli bir yara gibi, 
sol yanımda sakladım…


Muhittin Alaca

( Zakkum Çiçeğim başlıklı yazı Alaca tarafından 6.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.