Keskin gözleri ile vadiyi tarayan kaya kartalları gibi
Bağdaş kurup oturdum
Çok uluslu bir inzivanın cam kenarına
Yırtılmış bir göğün göğsünden kirli bir yağmur yağıyor sokağa
Sağanak halinde irin yağıyor
Kan yağıyor
Detone bir şarkının ıslığında çatlarken dudaklarım
Yokluğun, tepeden tırnağa kundaklıyor beni
İçimde sönmek üzere olan bir mum titriyor
Tuz buz olmuş hayaller çizerken çivit mavi gözlerimi
Tahriş olmuş ses tellerimde lal çığlıklar susuyor
Yüzün geliyor gözlerimin önüne
Dokunmaya kıyamadığım
Bakmaya doyamadığım yüzün
Ve sen yüzünü esirgedikçe
Iğıl ığıl kanayan
Kırık bir kılıç gibi paslanan yüzüm
Ya ellerin…
Ay ışığında yakamozlar gibi geceme ışıldayan
O kız oğlan kız ellerin
Ve sen ellerimden tutmayınca
Dikenleri tellerde yırtılan ellerim
Artık yüzün yok!
Ellerin yok!
Her şeye ilaç değilmiş zaman
Begonvil kokulu duygular zamanla paslandı
Gün güne köreldi beklemenin hançeri
O hırçın rüzgar
Kuytularda uslandı
Aşk, vardı ya…
O ele avuca sığmaz
Lepiska saçlı aşk!
Sen olmayınca…
Sahipsiz akvaryumlar gibi
Küflendi…
(
Lepiska Saçlı Aşk başlıklı yazı
gölge06 tarafından
13.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.