1 Hasbihal 11
HASBİHÂL 11
Anam ile..
(Anam kızdı hocaya gönderdi)

- Ana canım sıkıldı yatır beni dizine 
Yatırda doya doya bakam şöyle gözüne; 
- Eşşek kadar oldun be, hâlâ gözün uykuda
Makas al bahçeye git şu elmaları buda;
- Şimdi budanmaz ana elma-armut, tomurcuk 
Hem budama işini ne bilsinki bu çocuk;
- Sen iyi tembelleştin sana sopa şar gari 
Sopayı istemezsen al kitap oku bari;
- Asyalı'yı, Akif'i, Çamlıbeli al oku 
Okudukça sende yaz yazdıkça destan doku;
- Hay maşallah anam be! kimleride bilirmiş 
Destan bayrak dendimi yumuk gözler gülermiş; 
-Tamam anam kızma sen okurum ben kitabı 
Tutar getirim sana kuyruğundan mehtabı;
-Ezan okundu ezan, abdest al camiye git 
Elinde kur'ân ile abdestle gezer yiğit;
- Tamam ana, hoca da ders verecekmiş bu gün.
Deli doludur amma sen bu oğlunla öğün
 Namaz bitti, ders bitti dergâhına oturduk 
Önce bir zikir çektik selâvâtı getirdik;
Hoca dedi ilk önce,  tarihten anlatalım 
Yürekleri rahlede titretip inletelim 
Vay anam vay adamda ne bilgi var anladım 
Valla burnum kapalı ağzım açık dinledim.

- Hocazade başlar söze;

Malazgirt'ten çıkana  Sakarya'da yol verin 
Bu yol hakkın yoludur Mehmet'lerim kol verin, 
Sarın bütün cihânı alev verin, kül verin,
Size kucak açana  deste deste gül verin.
Yakamozlar sahilde bekleriken seheri 
Söndü mü denizlerde kaptanların feneri 
Bu bayrakta hakkı var Malazgirt'te yatanın 
Uğrunda can vermeye değer senin Vatanın:
Getirin cennetlerden Tur dağına asamı
Yarab el açtık sana kabul eyle duâmı
Sen benim kanımdansın onların ki, boyadan 
Süzül ey şanlı bayrak kartal gibi kayadan,
Martılar ve dalgalar bu hesaba dahiller 
Belki de özlemiştir gezdiğin sevahiller
Ellerini sıcattı karşısında ocağın 
Kahpeleri sarınca sıcadımı kucağın
Üç öğün pişti aşım sen olmadan yemedim
Koynumda büyüttümde o misafir demedim
Dağılıyor bulutlar sarılmış bir yumaktan
Rüzgâr ıslık çekiyor, bak uzaktan uzaktan!
Baharım da açacak sümbül ile çiçekler, 
Sana vatan bekleyen bir çoban diyecekler.
Yüzün olmaz bayrağa baktıkça utanında 
Sürgün gibi gezersin kendi öz vatanında!
**

- Hoca dersi anlatırken usulca biri geldi 
Ölümden konuşmanın tam vakti, yeri geldi.
Bu üstümde yürüyen ayakların gölgesi 
Hiç bir çıtırdı yokken oğlum bu neyin sesi;
Bu nasıl bir tabuttur penceresi sürgülü, 
Tabutu koyduğun ev topraklarla örtülü. 
Çukurun ortasına etten bir kalıp indirildi 
O gelince karınca açlığından dirildi.
Kıvransan sağa sola bulamazsın bir delik,
Giydiğim beyaz kefen deliklere perdelik.

- Hoca sinirlendi mi, yoksa bak birden gitti 
Anlattığım, HASBİHÂL on bir burada bitti.

HARUN YILDIRIM 
( Hasbihal 11 başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 8.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.