ZEN-MERG-AZADİ
Gördüm ki;
aklımı çelen bir yakamoz,
turuncudan kırmızı’ya dönüyor.
Gözlerimi açtığımda…
Huzurum olduğunu bilmesem ,
Zifiri bir gece eşkiyası olurdum kesin.
O zaman, soyunur anadan üryan,
zenci akşamlar.
Ben, “zen” olurum…
Düşlerimin çatalağızında,
pastoral bir ay’a dönüşür.
Özlemin buz
kesen ayazı.
Ustura gibi çekerim kendimi,
helak olur içimdeki badire.
Ah işte o zaman yedi göğün,
yedi renginde çizilir eşgalim.
Vurdukça çelimsiz gövdemi,
siyah kadere…
Bu defa, “merg” olurum…
Bir fesleğen yaprağına sarılır,
bir sardunya kokusuna.
Zamanla aşk’ı avuçlayan,
hüzünleri
okşayan avazın…
Şems’i bir noktada cem eder
belki yanmamam için,
Öksüz bir sabi gibi,
Kederin ellerinden tutar,
sakallı karanlıklarım.
Senin ellerin elmas,
dudakların zümrüt kokar o zaman.
Mahzunluğum…
Olur sende bir sancak…
Ben ise; sana mahküm,
sana “azadi “olurum ancak!
Müşteba Güneş