Bugün hiç şiir yazasım yok sevdiğim,
Ne anama, ne babama, ne El Bab'a.
Ne doğaya, ne denize, ne güneşe, ne de sana.
Neden dediğini duyar gibiyim...
Nasıl yazayım ki bir tanem, nasıl yazayım söylesene.
Ülkemde bu kadar şehit varken,
İçimiz kan ağlarken nasıl yazayım Allah aşkına!

Bir ana kınalı kuzusunu askere gönderecek,
Alkışlarla, dualarla uğurlayacak arkadaşları,
Davullar zurnalar çalacak.
"En büyük asker bizim asker" Diye çınlayacak otobüs garajları.
Dedesinin, nenesinin, babasının koltukları kaparacak.
Sonra bakacaksın bir gün kapı çalınacak.
Gözü yaşlı bir kaç subay başınız sağ olsun diyecek,
Vatan sağ olsun, Vatan...
Elbette Vatan sağolsun, canımız feda olsun uğruna da,
Ben şimdi nasıl şiir yazayım?
Nasıl denizin güzelliğinden, yıldızlardan, kuşlardan bahsedeyim?

Ben de çok üzülüyorum her Türk gibi Suriye' de ki savaşa.
Biliyorum onlar bizim din kardeşlerimiz.
Yazık oluyor, orada ki çocuklara, analara, gelinlere, kızlara.
Savaş çok kötü bir şey.
Yazık oluyor da, kapımı açıyorum onlara,
Yaralarını sarıyorum.
Sonra bir bakıyorum, o can saydıklarım,
Mahalle basıyorlar, gençlerimizi dövüyor, kurşunluyorlar.
Ve ben şimdi şiir yazacağım öyle mi?
Bugün hiç şiir yazasım yok sevdiğim,
Suriye'ye de, Suriyeliye'de şiir yazasım yok.

İstanbul'a bakıyorum, bizden çok Suriyeli var.
Ya da ne bileyim başka Milletler.
Yabancı bir diyarda gibi hissediyorum kendimi.
Bir tatlıcıya giriyorum tatlı almaya,
Bakıyorum duvarda arapça yazılar, 
Tatlı alacaktım diyorum, adam yüzüme bakıyor.
Hediyelik olacak diyorum, plastik bir kutuya dolduruyor.
Neredeyim ben? Burası neresi?
Şimdi gel de yaz, nasıl yazayım ki sevdiğim?

Sahtekarlık, üç kağıtçılık, hırsızlık almış yürümüş,
Güzel ülkemde.
Gemisini kurtaran kaptan.
Nedense bir bizler kurtaramadık şu gemiyi,
Ha battık, ha batacağız,
Sebepsiz ölürken bir sürü karayağız.
Ben şiir yazacağım öyle mi?
Yok, yok bu gün yazmıyacağım,
Kimse kusura bakmasın bugün şiir falan yok.

Kıyamet alameti mi bunlar?
Kadınlar, kızlar taciz ediliyor.
Üstelik neredeyse suç bile sayılmıyor,
Sübyanlar, sabiler, bebekler bile tecavüze uğruyor.
Birileri paraları istif ederken,
Birileri sefalet içinde.
İşsizlik diz boyu...
Ölüm kol geziyor,
Hasılı gülmez oldu kimsenin yüzü.
Tarihime bakıyorum,
Yok bu biz değiliz, olamayız.
Şimdi ben şiir yazacağım öyle mi?
Bırak Allah aşkına!

Üç tarafı denizlerle çevrili güzel yurdumda,
Denizler ağlıyor.
Güneş utanıyor sabahları doğmaktan.
Hadi gel de şimdi çok karamsar tablo çiziyorsun de.
Sen kimi kandırıyorsun arkadaş,
Kimi kandırıyorsan kandır, ben kendimi kandıramam,
Senin sözlerine de aldanmam.
Yazmam, yazamam.

Bugün hiç şiir yazasım yok sevdiğim,
Ne güle, ne bülbüle.
Ne kuşlara,
Ne ağaçlara...
Kırdım kalemi gitti.
Boşalttım yüreğimi.
Bu kadar yüreksizliğin olduğu yerde, diyebilir miyim benim yüreğim var diye.
Diyebilir miyim sevgiye, dostluğa, barışa inanıyorum diye?
Diyebilir miyim görecek güzel günler var diye?
Boş versene...

İçim yanıyor içim,
Korkuyorum oğlumun başına bir iş gelecek diye.
Korkuyorum oğullarımızın, kızlarımızın geleceğinden.
"Ağlasam duyurabilir miyim sesimi?"
Ağlasak duyurabilir miyiz sesimizi.
Kime duyuracağız ki?
Kim duyacak sesimizi...

"İlahi bakışınla şenlendirsen de evimi"
Yüreğimin yarısı yok.
Aklım firarda.
Mavinin rengini unuttuk yürek yangınlarında.
Canım aynaya bile bakmak istemezken,
Yitirdiğim umutlara çare ararken,
Bu soylu Milletin nasıl olup da, bu hale geldiğini düşünürken.
Şiir yazacağım öyle mi?

Öylesine boş,
Öylesine anlamsızlaştı ki dünya.
Feri gitmiş, ölgün gözlerle bakmaktan utanıyorum.
Kelebeklerden, çiçeklerden,
Böceklerden utanıyorum.
Dahası seni seviyorum demekten bile utanıyorum.
Şimdi ben nasıl şiir yazayım sevdiğim.
Eğer her şeyin aynasıysa şu beyaz kağıt,
Vaz geçtim ben o aynaya bakmayacağım.

Bir şiir,
Fonda bir kaval sesi,
Sırtında abasıyla bir çoban,
Çobanı olurum ben şiirin.
Koyunu olabilseydim, dinlerdim kavalın sesini.
Bak sustu kaval,
Sustu şiir görüyor musun?


Mehmet Fikret ÜNALAN
20 Nisan 2017 Saat 01.45
İasos/Milas
( Bugün Hiç Şiir Yazasım Yok başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 20.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.