Acı nedir bilir misiniz? acı, dünyaya bağlanıp da, ona olan aşkımızı kabul etmediğini anladığımızda vurduğu şiddetli tokadıdır. ne kadar tokat atsa, tokatın acısı geçtikten sonra yine dünya sevdamız devam eder, acıları da... Mutluluk bu yüzden, bu dünyada bulunan bir şey değildir. mutluyuz dediğimiz kısa şeylerin ardından uzun bedeller, büyük acılar çekeriz. eğer mutlu olmak istiyorsanız bunu dünya normlarında aramayın. dünyadan mümkün mertebe korkunç bir şey görmüşcesine uzaklaşın. Dünyadan israf etmeden yaşayacak kadar, ihtiyacınız kadar istifade edin. Böylece yükünüz hafifler, zayıf bir bedenle, sağlıklı ve az acıyla uçar gibi gezer ve hayat sizin için güzelleşir, eğer kaynağınız da İslam ise... Bu dünya da tek mutluluk ihlasla ve ağlayarak Allah'a en yakın olduğumuz andır.


“İnsan sevdiğiyle haşr olunur!” der, Peygamber efendimiz. Sevdiğimiz her ne ise, ondan kopamayacak kadar sahiplenmemeliyiz. Bize alışkanlık olarak dönen, yaşadığımız şeyleri, yaşattıkça kopamaz oluruz. Eğer ilk anda canımız yanmışsa, bu yangını söndürdükten sonra onun izlerini en kısa zamanda yok edecek başka bir yaşayışa dönmeliyiz. Elbette bu dönüş de mükemmel olmayabilir, yeni acıları bize tattırabilir. Ancak, bu acılar gelecek diye yaşamdan uzaklaşacak, toplum için girmeyeceğimiz anlamı da çıkmamalı. Biz ne kadar titizlik gösterirsek ve üzerinde titrersek, o acı kaçınılmaz olur ve bizi de esir eder. Bizi doğru yola, doğru hedefe sürükleyenlerin peşinden gitmeliyiz. Giderken de tedbiri elden bırakmadan. Sonuçta, bu kişileri sevmemiz, öbür dünyamızı da etkileyecek… sonsuz acıları beraberinde yaşayabileceğiz. “Bana arkadaşını göster, senin kim olduğunu söyleyeyim!” atasözü boşuna denmemiştir. 


Acı, tövbe ettikçe, bize rahmet olacak, yaratıcıya bir adım daha yaklaşmış olacağız. Acı, kişinin egosunu, kibrini, hasedini bir anda yok eden… Çareye odaklanırız o zamanlar. Anlarız ki, acıya tek çare Rabbimizdir. Ona kul oluruz birden bire… Çaresizliğe kapılan, din düşmanı bir hanım öğretmen, arkadaşının kanser olduğunu öğrenince, bir meslektaşına bana Kur’an öğretir misin diyebilmiştir. Bu acı, kişiyi Allah’ı tanımaya yönlendirmiştir. Arkadaşının öleceği kuramı, onu sarmıştır. Acı, işte böylesi rahmettir. Acı’dan şikayet etmek yerine, onun rahmetinden en güzel şekilde faydalanmak gerekiyor. Arabesk düşüncelerden, Feleğe veryansınlardan, Allah’a isyana dönüşen bir çok şükürsüzlükten uzak olmamız gerekiyor. Sonuçta, o acı var olacak ve geçse bile Günahı bizi geleceğe sürüklerken, gelecek başka acıda daha dayanılmaz isyan ile, çok yanlış yollara ve sıkıntılara gidebileceğiz de…


Acı’yı görmeden, acıyı çekenleri görmek için hastanelere, mezarlıklara gitmek gerekiyor. Onların bu hallerini görüp, kaldıramayacağımız hallerle baş başa kalmadan, zararın en azıyla karşılaşarak, hayatı şükürler geçirebiliriz. Her yerde bizim ders almamız gereken görüntüler ve paylaşımlar mevcutken, bunlardan ders almadan devekuşu gibi gezmeninde bir anlamı yok, değil mi?


Acı rahmettir, sabredene ne mutlu… Acısı olanla dertleşene ne mutlu…Acıya sabrı tavsiye edebilene ne mutlu… İyi günde herkes yanımızda olur, kötü günümüzde yanımızda kalana ne mutlu… Derdimizle dertlenene ne mutlu… Sevgidir bunun adı ve ilahidir. İlahi yolu tutana dost olmak ve öbür dünyada onunla haşr olmak ne güzel, değil mi?


Hayırla kalın… Allah’a emanet olun inşallah…

 

Saffet Kuramaz

( İnsan Sevdikleri İle Haşr Olunacak başlıklı yazı safdeha tarafından 20.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.