Memleket gibi düşkünsem bir tebessümüne,
Gölge misali kayıp hangi şehirde
Saklı tuttuysam sona kurulu şiiri…
Hamdım saklı derinde,
Derin denen ne ola ki ey zaaf yüklü
nefis?
Bir darbeden öte yenikliğin haznesi
Bir de kovuşturduğum İlahi
söylemlerin
En dokunaklı hadisi yine
Peygamber ocağı, ana kucağı
Masumiyetin saklı aczi yeti
Tırnaklanmış benliktense arda kalan.
Denenler ne kehanet ne de ihanet;
Demediklerinden ötesini yok say sen
yine de;
Densizliğin mermerini kıran o istila,
Gök kubbe, tüm kuytular bir de
ahretliğim;
Azımda sen çoğumda dem;
Teranenin kıstası yine yokluk;
Varlık ötesi yosun tutmuş merhamet;
Gönül kefenini saklıyor madem
mahreminde
Görmezden gel ne olur
Şu cahil cesareti sevdamı.
Parçalı bulutların dağınıklığından
muzdarip
Bir yanılgı tutarsızlığında;
Dalgın gözlerin oynaştığı
Üç beş gölge misali;
Zan altında cümleler kaynatan bir
kazandan ç/alıntı
Bir de olsa muhatabım dercesine şiir,
Artık hangi kalıntıysa dünden
misafir.
Yine teyakkuzda şair yine hüsran
yüklü
Geceye dair;
Hanidir uzağında aşkın,
Nedamet yüklü kefaretin de bilumum
tahlili
Belki’siz cümleler kurma istemim;
Yanılsamalar kadar yarım şarkılar da
tüterken kalemden,
Kanıksamakla iştigal artık kaçıncı
badire ise
Topukları çatlak,
Ağlak suratlı Çingene kadın.
Kaldırımlar dahi ağlarken,
Bekâreti tutkulu kelimelerin
Yazmaya delalet bilumum imge:
Yine umutların tek hazinesi
Ve yine kayıp düşen ellerinden
Ne kalburüstü ne anlık bir dürtü.