nefesimi rüzgarına gelin ettiğimden beri
ağlak masalların derinliğine d'üşüyorum Şems
ve şakaklarımdan yağıyor z'aman..
kirli suretler ayrılığa tararken saçlarımı hâla
kaç asır geçmeliydi arşı titreten, göğsümdeki duaların kabulüne ?
kalbime yara olan yazgım da silinmiyor hiç,
sanki tebessümler kayboluyor, kırılgan parmak uçlarımın iminde..
ağır kanamalı sus oluşlarım,
susarsam, y'anarım..
topuklarıma diş bileyen yalnızlığım diyorum Şems,
kalp sancısına râm olan cümlelerle gülüyor bana..
ama yakındır,
âmâ gözlerimin kirpiklerimden ayrılışı..
gölgen bile v’akitsiz g’özümde Şems,
benliğimin hangi köşesini harap ettin yine ?
söyle
göğün göğsünde asılan haykırışlarımdan mı sormalı seni ?
-kabirsiz kalan yüreğim, zarif bi-r edayla d’eliyor tenimi şimdi..
....