1 Kabe’de Yaşanılan Problemler


Bugüne kadar, Mekke’ye gidip de, ne tür problemlerin yaşadığı konusunda yazılı ve sözlü şikâyet edeni görmedim. Çünkü buraya gitmek ve yaşanılan acıları bile hoş görmek gelenekselleşmiş insanımızda. Sonuçta, Allah’ın evi gidilen yer ve Allah misafirini en iyi ağırlayacaktır, bundan şüphemiz de yok.

 

Ancak, buraya birkaç kez gittikten sonra, görünen manzaraya başka türlü bakıyorum. Allah yalnızca Kâbe’nin yapımı için İbrahim (a.s.) yol göstermiş ve yapılmıştır ama çevresinde ki hiçbir binaya veya yerleşime bu gibi bir yol göstermemiştir. Kabe, İbrahim (a.s.)’dan beri birkaç kez yıkılıp tamir edilse de, görüntüsü aynı kalmıştır, yeri de değişmemiştir.

 

Kâbe’ye gelen kişilerin ihtiyaçlarının görülmesi, onların barınma ve yiyeceklerin temini, Kâbe’nin temizliği, temel işlerin başında geliyor. Misafir burada umduğunu değil bulduğunu yiyor. Parasına göre otelde kalıyor, ya da bulduğu her yerde uyuyor. İbadet esas olduğu için, uyumak bile kimi misafirler için ibadet sayılıyor. Bunların temini gerçekten kolay iş değil, iyi bir organizasyon gerektiriyor. Kadın ve erkeklerin namaz kılma yerlerinin düzenlenmesi, gönül huzuru içinde ibadet için olmazsa olmazlardan…

 

Kâbe durmadan düzenleniyor. Her inşaat sahasında tozu dumanı yutmak, sağlıklı bir ibadeti engelliyor. Etrafına yüksek binalar yapılarak, belli rant alanları açılıyor. Adeta Kâbe’ye tepeden bakarak, onun görüntüsünü yok ediyorlar. Örneğin, Cebeli Nur’a gittiğinizde, dürbünle baksanız, Kâbe’yi görmeniz mümkün olmuyor. Peygamber efendimizin, sıklıkla geldiği bu mübarek dağdan seyrettiği Kâbe, yüksek binaların yapılmasından dolayı görünmüyor. Peygamberimizle, aynı hissi duymak istiyoruz ama hissedemiyoruz.  Sözü gelmişken Nur dağına çıkmak da problemdir. Adeta dilenmek için yapılan merdivenlerden çıkmak öyle zor, yapan kişinin para istemesi ise ayrıca sıkıntı veriyor. Peygamberimizin mağarasına geldiğinizde orayı mesken tutmuş maymunların hırsızlığı ve size zarar verme riski, ibadeti iyice sıkıntılı hale getiriyor. Buraya yapılacak bir teleferik ne güzel olurdu. Bu maymunların burada işi nedir? Birde gelenlerin çöplerini atmalarına ile iyice sıkıntılı bir ortam oluveriyor. Her yerde polisin olduğu bu ülkede, nedense polis buraya gelmiyor, burayı temizlemeye gelen de yok… Nedendir anlamıyorum!

 

Engelli insanların kullandıkları tekerlekli sandalyeler ile çıplak ayakla Kâbe’yi tavaf edenler aynı yerde, karışık bir şekilde dönüyorlar. İster istemez, bu engelli kardeşlerimiz kullandıkları tekerlekli sandalyelerin tekerleği kişilerin ayakları üstünden geçebiliyor ve sıkıntı veriyor. Kâbe’nin etrafına bir şerit çekilerek, engelli kardeşlerimizin burayı kullanmaları nedense düşünülmemiş. Temizlik yapılırken yapılan şeritler gibi bir şerit çekilebilir onlar içinde…

 

Hacer-ül Esvet taşını öpebilmek ve görebilmek için adeta insanlar bir savaş veriyor. Bazen ikindi namazına yakın polisler kişileri sıraya dizerek bu değerli taşı görmeleri misafirlere sağlanıyor. Çok da güzel bir uygulama ama nedense o kadar polisin olduğu Kâbe’de bu yirmi dört saat uygulanmıyor. İnsanlar yaralanıyor ve acı çekiyorlar! Kim bilir burası içinde şerit yapılabilir ve çok kimsenin sıkışması da engellenebilir.

 

Kâbe ‘ye hangi kapıdan girerseniz girin, polis var ve sizi kontrol ediyor. Üzerinizde kamera, bıçak, silah gibi şeyleri kontrol ediyorlar. Ben hala anlamıyorum, neden kameraya izin verilmiyor ki… Neden insanlar görüntü almak için her türlü hileye başvuruyorlar ki…

 

Burası Allah’ın evi, yalan, dolan, hırsızlık, insana acı verme yeri değil… Kişi parası çalınmasın diye her türlü önlemi alıyor. Kısacası, ibadet ederken, ibadetin dünyalık formata dönüşmesi için her şey müsait hale geliyor. İnsan parasının çalınmasından, acı çekecek paylaşıma düşmekten, nasıl hareket edeceğinin tedirginliği içinde ibadet etmeye çalışıyor. Adeta huzur yerine huzursuzluk ortamı oluşturuluyor.

 

Buraya gelen insanlar, Cuma kılarken hutbeyi Arapça dinliyorlar. Arapça bilmeyen hiç kimse hutbeden bir şey de anlamıyor. Konferanslarda olduğu gibi bir tercüman belirlenen ve kullanılan diller için tercüme yapsa ve insanlar kulaklıklarıyla bunu dinlese ne iyi olur. Cuma namazında, eğer ibadet edenler hutbeyi anlayıp dinlemiyorsa, ne anlamı olur ki? Hutbeyi yapan imam ağlıyor, ne için ağladığını bilmiyor insanlar, ne mesaj veriliyor mesajı anlamıyor insanlar… Belki, hutbenin içeriği namazı kılacak insanların diline göre çevrilerek ellerine verilse o da hiç olmazsa faydalı olacaktır.

 

Hac zamanı çıkılan Arafat’ta ise, kişilere çadırlar içinde ibadet edin deniliyor. Ya Hu, insan görmeden, yüksek bir dağa çıkmadan, bu insan selini görmeden nasıl tefekkür eder ki… Nasıl Allah’ın varlığını hisseder ki… Bizden başka tüm diğer ülkelerin hacıları, çadırdan çıkıyor, o gece Cebel-i Rahme ‘ye gidip ağlıyor. Oraya gelen ihram giymiş insanların, üzerlerindeki beyaz rengin nurunu akan bir ırmakta görebiliyor. Eğer, endişe büyükse, hacıların başına bir şey gelir gibi, neden diğer ülkeler bunu böyle yorumlamıyorlar ki…

 

Buraya gelen kafileler, ilk önce Kâbe’ye getirilip, nasıl tavaf edileceği gösteriliyor ve her işi kişilere bırakıyorlar ve onların azami faydalanacağı bir ilgiyi vermiyorlar. Kişinin, bilgisi ve becerisi dâhilinde gelişiyor her şey… Kişiler öyle bir ruh halinde ki, burada olduk ya, boş ver gerisini diyorlar ve her sıkıntıyı görmezden geliyorlar. Kişiler aracıların elinde, ibadetlerini pazarlayarak alıyorlar. Gidin ve görün inşallah, gerçekten her şey, Allah’ın misafirliği ile yolunda gidiyor. İnsanların ne görsel ne de ruhsal manada bir katkıları yok. Ne sizi uyaran, ne bilgi veren, ne sıkıntınızı anlayıp çözen bir ortam yok. Gördüğünüzle ne yaşadıysanız, ne hissettiyseniz o hatıra olarak dönüyor sizinle yaşadığınız yerlere…

 

Bizim gerçekten duyarlı olmamız gerekiyor. Artık ibadeti, olması gereken huzurla yapabilmeliyiz. Burası Allah’ın evi ve polisle korumaya gerek yok. Allah c.c. kendi evini korur ve misafirine en güzel ikramda da bulunur. İnsan ibadet ederken, polisi başında hissetmemelidir… İnsan ibadet ederken, toz duman yutmamalıdır. Açın Kâbe’nin etrafını, yıkın binaları… Binaları beş on km uzağa yapın ya!

 

Buraya gidenlerin duyarlı olmasını, huşu içinde ibadet etmelerini Allah’tan dilerim.  

 

Saffet Kuramaz      

( Kabe’de Yaşanılan Problemler başlıklı yazı safdeha tarafından 30.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.