Mustafa Asım Köksal hocayı, bu yazıyı okuyanlardan kaç kişi tanır bilmem ama çok değerli bir alimdi. Kendisinden azda olsa biraz bahsetmek istiyorum. 


5 Eylül 1913 tarihinde Kayseri’nin Develi ilçesinde doğmuştur.  Yüksek seviyede öğrenim görmediği halde kendisini yetiştirerek özellikle İslam tarihi alanında eser vermiş ve bu alanda adından söz ettirmiştir.

 

1964 senesinde İslâm Tarihi adlı eserini yazabilmek için emekli olmuş. 34 yıl boyunca eserleri üzerinde çalışmıştır. 1950’li yıllarda Diyanet İşleri adına radyoda haftalık dini konuşmalar da yapmıştır. İslam Tarihi kitabı Türkiye Yazarlar Birliği yönetim kurulunun kararı ve teklifi ile 1983 yılında Siret'ün-Nebî Yarışmasına katılmış, eser, “9. Milletlerarası Siret Kongresi”’nde birinci gelmiştir. Türkiye Yazarlar Birliği, kendisini 1995 yılının kültür adamı seçmiştir. 30 yılın üzerinde Diyanet İşler Başkanlığı’nda çalışmış olan Mustafa Asım Köksal hocam, 28 Kasım 1998 tarihinde Ankara'da vefat etmiştir. Ankara'nın Keçiören ilçesine bağlı Bağlum semt mezarlığına metfun bulunmaktadır.

 

Yaşadığı son yıllarında, seksenli yaşlarında, sıklıkla sohbetlerine katılırdım. Kadiri tarikatına mensup olduğunu söylerdi, günlük çekmem için tespih de vermiş, bir süre çekmiştim. Sohbetlerinde, Türkiye’nin her yerinden ziyaretçileri olurdu. Herkese çay ikram eder, misafirlerin getirdiği pastalar gelen misafirlere ikram edilir, torunları ve damadı hizmet ederdi. Çok alçak gönüllü ve hoş sohbetliydi. Allah rahmet eylesin inşallah.

 

Sohbetlerinde, küfrün Kur’anı bozmak hayalinin sona erdiğini, bu yüzden yaşanan sünnetlere hücum ederek, onları yok etmeye çalıştığını belirtirdi. Sohbetleri, hep sünnet üzerine olur, bu sünnetleri, kişilerin anlayacağı güzel yorum ve hikâyelerle desteklerlerdi… Sahih sünnetleri mutlaka arayın ve bulun, hem yaşayın hem de yaşatın derdi.

 

Bir Ramazan günü, sohbete gelenlerden birisi,

 

-Hocam, hangi durumlarda oruç tutmayız, Bu konudaki düşünceniz veya öneriniz nedir?

 

-Gerçekten çok dikkat etmek gereken bir mevzudur bu konu. Her ne kadar doktor orucunuzu tutmayın dese de, bedensel güçlüklerden ve sağlık koşullarından dolayı tutmayın dese de, bu konuda çok dikkatli olmalıyız. Size bir anımı anlatayım o zaman ki, size ışık verir de düşünesiniz…

 

İkinci Dünya savaşıydı. Biz savaşa girmedik ama Rusya bize karşı büyük tehlikeydi. Rusya sınırında, doğuda askerdim. Rusların, ülkemize karşı yapacağı her şeye hazırlıklı ve ülkemizi korumaktı niyetimiz. Neredeyse her an nöbetteydik. Açlık, yorgunluk, uykusuzluk bizi perişan etmişti. Sanki toprağa yığılmış, kimsenin bizi bu yerden oynatamayacağı, kaldırmayacağı düzeyde bitkinliğimiz vardı.  Her anımız, bu perişan halimizden şikâyetlerle doluydu. Böylesi ölüm uykusundayken, bir asker koşarak,

 

-Rus askerleri geliyor… Komutanın emridir, geriye çekilin!

 

Der demez, bunu duyar duymaz bir kalkışımız vardı ki, 100 metre koşusunda yarışır  gibi koşmaya başlamıştık adeta. O bitkin, o berbat halimizden eser kalmamış, ölmemek için, esir edilmemek için kaçmaya başlamıştık, bir delikanlı gibi...

 

Bundan çıkarılacak ders, beden her ne kadar sıkıntılı olsa da, bu oruca mani olacak sıkıntılı bir durum mudur, iyice tahlil etmeliyiz. Eğer dayanacak ve oruç tutacak gücümüz var ise, tutmalıyız, eğer gücümüz yeter de tutmazsak, bizim halimizi bilen Rabbimize huzuru mahşerde nasıl hesabını verebiliriz. İyice düşünüp, kendimizi tartıp ona göre yaşayalım…

 

Demiş ve başka konuya geçmişti…

 

Yine aylardan Ramazan ve doktor raporu ile oruç tutmayanlar var. Hani biri demiş ki, doktor sigara içme dese içmeye devam edersiniz de, oruç tutma deyince hemen yemeye başlarsınız… Hani sigara içerken ölmeyecek misiniz ki, oruç tutarken ölmekten korkuyorsunuz? Bu konuyu, iyice düşünün, amel sizin ameliniz sonuçta ve mahşer gününde size sizden başka yardımcı da bulamayacaksınız.

 

Bu anıyla, rahmetli hocamın rahmetle tekrar anıyorum. Allah, onun yolundan gidip, ilim yapanlardan olmayı bize nasip eder inşallah… Âmin, hocamın ruhuna el-Fatiha…

 

Saffet Kuramaz

( Rahmetli Mustafa Asım Köksal Hocam İle Bir Anım başlıklı yazı safdeha tarafından 31.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.