Orucum,
Bir ölünün ruhuyla bakıyorum here yere
Uçsam ne olur,
Yahut yere düşsem ne olur
Yaşattığım çıkmaz sokak,
Boş küme!
Hislerim, başka dünyaya ait
Geçmişle dövüşüyorum
Beni her an kandırmaya müsait!
Yalnızca seyrediyorum ne varsa
Yaşar gibi gerçek dünyayı,
Maziden yar ne kaldıysa…
Bedenim bende değil, ten yabancı
Sanal içinde dolaşır gibi arı
Hayal sanki görünen baharı…
An be an halsizlik çöker, uykulu sarhoş
Değişir hızla ayarı!
Yetişir, ibadet edince
Alın secdeye gelince
Birden değişirim, fırtınalar, yağmurlar, tsunamiler
Hıçkırır dil döner bülbüle
Sanalda ölürüm…
!…
Ölüm gelmeden ölümü seyretmek
Denizin yıldırıcı dalgasını film seyreder gibi hissetmek
Korku ile berzahın meçhulünde gül koklar gibi toprağın kokusuna
Köklere sarılmak…
Yemeden, içmeden, görmeden, tatmadan, günahı düşlemeden
Olmasa ne olur demek bankada milyonlar
İşte o an saray gibi evde aramasak kalyonlar
Olimpik havuzu bile…
O eşyalar, yokluğun pençesinde
Benden fayda yok der gelirde dile!
Dünyaya fazla dalmışım derim içten içe
Dalmışım her şeyi seçe seçe
Asumanda ha kartal ha serçe
Olsa ne olur olmasa ne olur
Bakmadıktan sonra…
Başımı kaldırıyorum şu an semaya, maviliğe deniz gibi
Sonra köpük köpük hareketle dalgalanıyor
Bulutlar suyu bırakmak için iftarı bekliyor
Sanki…
Her an şükür
Ettikçe duyulmaz oluyor küfür
Tövbe oluyor özür
Ruh gibi vücutta uçmaya hazır…
Asuman balonlarla dolmuş iftarda
Uçan uçana,
Masmavi görünür nadir
O sıralar…
Allah’u ekber…
Ezan duştan uyandırır yeniden
Başlar yine ezber
Ne varsa kişinin şahsına seferber
Ye babam ye
İç babam iç…
Sahura kadar tene işkence
İşlenir akıl almaz hızla ne çok suç
Şekline ihanet
Dolar taşar yine inayet…
Ders al, ders
Dünyasız yaşam değil ters!
Bu nedir heves
İsraf bayrağını açıp, tüketilir kalp
Aldıkça hap üstüne hap…
Eğer ölürse halis niyet
Gider ne varsa bereket
!…
Ders al, ders
Dünyasız yaşam değil ters!
Var yine sahur
Yine diyecek her şeye dur…
Saffet Kuramaz