Seyyar gölgelerden çekmedi hiçbir
şeyden
Çektiği kadar.
Kalpazan imgelere sığındı şair,
Dökülen küçük aksanlı o yarım ağız
sevincine bandı
Hıçkırıklarını.
Lal olmuş feryatlardı arş-ı alaya
çıkan
Sadece ve sadece Sağır Sultan’ı
muhatap bildi
Çılgın şair.
Kebirlerdi kabri;
Sancılarıydı sanrı bildiği
Ve kerrat cetvelinde sadece pi
sayısına denk düştü
Maharet bildiği çalımlı aksanında
şiirin
Paye verdi sadece öksüzlüğüne kol
kanat geren
Kim ise ve
Serdi postunu yaz ortası.
Ortalama zihninde ortancalar kondurdu
Arasına dizelerin
Ne de olsa sevdiceği idi
Sadece çentik atan o melun
şiirlerine.
Kem küm etti,
Kem gözlerden de çekmediğini isyan
belledi;
Kan bürüdü yine iri gözbebeklerini.
Aşkın alfabesine dokundu usulca,
Aşığı hazan belledi ne de olsa
Çekmedi hayatın yükünü peşi sıra
Sair hece ve sair şair,
Debdebeli ve yüksek ökçeli sevdalara
düştü yolu
Her şiirde, her beyitte asılı izdihamlara
dokundu
Kalemin titrek ucu.
Zandı şiir,
Aşktı şairin yüreğine delalet:
Sonra ne mi oldu?
Geceyi büklüm büklüm;
Heceleri de böldü kendince
Zamandan çaldı,
Ömürden ömür yağdı şiirin dokunaklı
kafiyelerinde
Zehir oldu hem de nasıl yazmadığı her
gece.
Ufkunda naz yüreğinde niyaz
Kolunda nazlı yarın pişmanlığı
Yine himayesine girdiği o birlikte
Mahşere bile paye verdi henüz
göçmeden,
Korudu onurunu
Savmadı da sırasını:
Aşikârdı; evrenin nabzı attıkça
Şiir soluyacaktı çıkmaz sokağında
Şairin bile kisvesi mızrap tadında,
Kovuşturdu dünü ve yarını
Unuttu unutalı an’ı yok saydığını.