Doruğa çıktıkça, soğumaya devam eder doğa, en dorukta hayatın olmadığı, buzulların ve karın hakimiyeti altına girdiği manzara yer alır. Tıpkı, insanda Makam eşiklerinden geçerken, doruğa-liderliğe ve son hedefe giderken karşılaştığı zorlukların artması ve verilen tavizlerin onu idealden uzaklaştırması gibi… Doruğa çıkmış insan, başlangıç noktasına göre değişmiş, yaşlanmış, ideallerinin çoğunu çöpe atmış adeta berbere gidipte saçlarını kestirir gibi, manen budamadan geçmiştir, bedenen asma ya da ağaçlar gibi de… Sorsanız ya da siz geçmişte şimdikinden farklı düşünmüyordunuz deseniz, “Dün dündür bugün bugündür!” diyecektir. Tıpkı, memlekete faydası olmayan, boş umut dağıtan bir çok politikacı gibi… Adaleti sorgularken, adaletsizliği kendisinde barındıran, hakkı, yalnızca kendine has kılan, ikinci dünya harbinde savaşa girmemek adına halkını adeta süründüren, Cumhuriyet döneminden bugüne kadar ki, son dönem hariç, hükümetler gibi…


Hayatını + 20 derece civarındaki sıcaklığa sahip doğa koşullarında geçiren insanın, - 20 derece civarında soğuğa sahip olan doruğa çıkma hevesi o zaman nedendir? Bu zahmet ve yaşama tutunma hevesi ile sürdüğü yorgunluğun ve mücadelenin kazancı ona nedir? Üstelik bunu yaparken, ne helikopter kullanır ne de doruğa çıkma sürecini hızlandıracak teknolojiler… Buna engel para yahut imkanlar mıdır, hayır… Şan şöhret midir, kısmen de olsa hayır. Bir mesaj mı vermek istemektedir, kesinlikle hayır. Peki, geride sevdiklerini, akrabalarını ve maddesel her şeyini terk ederek, ucunda belki ölüm olan bu sevgisiz yola çıkması nasıl açıklanabilir ki?


Allah’ın yarattığı bu doğaya meydan okuyuş ve onu alaşağı etme düşüncesi; haşa, Allah’a bir meydan okuma olabilir mi? Doruğa doğru yükselirken, ben kimseye muhtaç değilim ve özelim diyen; lider olduğunda bana haşa tapın diyen bir çaresizlik midir? O insan, yaşamının nihayetinde öleceğini bile bile bu deyişine hangi gerekçeyi gösterebilir ki…  Bana göre, onu yanıltan ilmi eksiklik ya da Ebu Cehil veya şeytan gibi bildiği bu sonuca rağmen kendi cehennemine insanları davet etmek için odunlarını çoğaltma gayretidir. O doruğa çıkar, adı Nemrut olur, adı firavun olur… Kendi inandığı dünyasını kurar, adı olur Yunan Mitolojisi… Kendi yazdığı ya da emrettiği ibadetleri olur, kendine göre kitabı da. Onları gerçek yaşamın içinde yedirir içirir, emniyetini sağlar gözleri önünde… Kurallarının yaşaması içinde cezalar da koyar, Hitler gibi… Savaşın der, benim için… Ölün der, ölürler… Bazanda inanç ekseninde cennet vaadine inandırır, suni cennet odacıkları ile, Hasan Sabbah olur, o doruktakinin adı… Selçuklu vezirini öldürür, nicelerine suikast düzenler, cennete gideceğine inandırır içirdiği haşşaş ile uyuyan kalbine… Günümüzde bunun canlı örneğini, 15 temmuz darbesi mantığında gördük, maalesef!


Sonunda, bu isyankar doruktakilere oldukça sabreden Rabbim onları helak eder, kimini lavlı ateş toplarıyla, kimini ebabil kuşlarının taşlarıyla, kimini on şiddetinde depremle, kimini de aşırı sıcak ve tsunami ile… Rabbim sınava çekmek ve hesabını sormak için helak etmiş kavimleri. Nedense, ne hikmetse, hep o doruklar hala vardır, o doruğa çıkmak isteyenler de… Tıpkı Amerika, İsrail… gibi!  Kendisine Rablik makamını tayin ederler, istediği ülkede değişik kimlikler vererek, ürettikleri maşalarıyla kargaşa çıkarırlar, istediği ülkede çıkardığı savaşta masum binlerce insanı öldürürler. Hala da öldürmeye devam ediyorlar. Ancak, Rabbiminde buna sabırının bir sınırı var ama anlayamıyorlar. 


Benim anlamadığım, Kur’anda bile ne çok örnekleri varken, hala bunu yok etmeye çalışmayan, iman ettim diyen Müslüman halklar var; milleti, geleneği, ırkı farklı olsa da… Hala o doruğu yok etmiyorlar, kendileri de ne hikmetse o doruğa çıkmayı seviyorlar! Rabbim, isterse de o doruğu yok eder, ol der olur hemen… Kur’anda diyor ki, “Siz değişmedikçe ben sizi değiştirmem!” Rad süresi 11… Yani biz, o doruğu Müslüman kimliğimizle görüp yok etmeliyiz. O doruğa çıkma fikri yerine, eşitliğe ve hakkın hakim kılındığı Düzlüklerde gezmek gerekiyor… O doruktan bakan değil, aramızda yürüyen liderleri görmek gerekiyor. Her şey gizli saklı olmaksızın, açıktan ve aleni yaşanan düzeni kurmak gerekiyor… Lider olmalı ama kim, Hz Ömer gibi, halkın içinde, içinden biri…O lider, Tüm İslam alemini kucaklamalı. Bu belki halife olmalı… Yalnızca o lider, Allah’tan korkmalı ve her sıradan insan gibi yalnızca verilen vazifesini yapmalı… Ulaşılmaz insan değil, ulaşılabilir olmalı… İşte bu doruğa çıkan insan Allah’ın dostu olacaktır, dünyanın değil… İşte o insan Fatih gibi unutulmayacak, peygamberimizin iltifatına nail olacaktır.  


Doruklara çıkıp, ben farklıyım demek yerine, halkın içinde örnek yaşayan, amacı Allah rızası güden, günümüz liderlerinden Bosna’dan Aliya İzzetbegoviç gibi ve ona güvenip Bosna halkını teslim ettiği samimi bir başka lider gibi…  Allah başımızdan eksik etmesin o ve onun gibileri, inşallah. Amin!


Saffet Kuramaz  

( Doruğa Çıkmak başlıklı yazı safdeha tarafından 27.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.