Oldum olası gençlikten beri balık dutmayı severik. Bizim köyün edrafı da
mübarek ırmak, gölet dolu, buralarda balıkçı olmaacanda ne olcan. Kara avı
yapacak halımız yoh, hemide ırabbımız, balık avısını mubah, kara avısınıda
yassah etmiş zannımca hemşehrim. Tuttuğun balığı görmüyon ki gardaşım, o da
seni görmüyo deel mi?
Bahar gelmiş, köyün İhtiyar Heyeti'sinin, en ihtiyarı Müslüm Emmi, türkü
çığırıyor gaavede''Nisan mayıs ayları, gevşer gönül yayları, çayır çimen bekliyor,
bayanlarla bayları''Heyetin gaavenin öbür ihtiyarlarıda, arada algış dutuyo
Müslüm Emmi'ye; Emmi'nin de geyfine diyecek yok, güp şeker gibi dört köşe
anasını satayım...
Gaaveye bir hışımınan girdim. İhtiyarlar beni bek bi sevee, emme seveede belli
etmezler. Lapogilin Aaamet derler baa lapo bizim lagap, öyle gelmiş öyle
gidiveriyo işte. Ne dimekse? Kimi deyo ''Güçlü guvvetli''demek. Kimi deyo''Ööle
deel bulaşkan'' demek. Ben de bilmeyon ne demek. Sorana da ''Sen ne gada
bileyon ben de o gada''diyom...
Gençlerden argadaşlar, okey mokey oynayo gaavede''Galgın len dedim balığa
gedeyoz, bur da pinekleecenize sitiresimizi atalım oolum''. Hepisi argadaşım.
Bizim Hesebeselerin Osman, Coruların Murat lan oğlu Tolga, Karaların Muzaffer
hemen zıpladılar''Abi sen ne dedinde biz hayır dedik, gökten ne yağdıda yer
gabul etmedi''. Sözleştik sabahın beşinde, köyümüzün on kilometre yakınında ki
ırmağa gideceyik. Saatlerimizi gurduk ahşamdan. Sezonu yarın açıyooz, bir
helecan bir helecan, yürekler kelebek misali sorma gitsin...
Gece hanıma dedim''Ben ayrı yatayon, sabah erken kalkçez, seni
uyandırmayam''İsterse itiraz etsin. Sabahınan sözleştiğimiz gibi kalktık.
Havada bir soğuk bir soğuk ki, sanırsın gutuplarda ayran içeyoz, o derece.
Tıngır mıngır tomofilinen vardık neysem. Uzaktan balıklara ''selamın
aleyküm''dedim heç cevap vermedilee, içimden''Ülen dedim ben size gösteririm
birazdan''.
Bizim Hesebeselerin Osman saftır biraz amma yine de iyi çocuktur.''Len dedim
Osman, şu ilerde hamsi de çıkıyormuş''Bu hemen lafın üstüne lap diye
atladı''Hamsi burda olmaz aabi, karadeniz balığı o karadeniz''ben de cevap
hazır.''Hadi len dedim, geçen internette bile çıktıydı, tatlı suda yaşayan
hamside üretmişler''bu yine itiraz mitiraz uzatmayalım''tamam len dedim şaka yaptıydım
zaten.''
Ollum dedim donacağız çay may yohmu? Coruların Murat''Var abi olmaz mı, ama
sallama çay''dedi. Ben yine girdim lafa''Lan oğlum sallama çay bahalıdır,
normal çay alsanız biz sallardık aha burda''Kahkahalar havada uçuştu
tabiyatıynan. Oltaları salladık o ara saat altıya doğru, zilleride tahtık
misinalara, vurdu mu çınnn diye ötecek. Öttümüydü, balıklara, hayattan ahirete
doğru yolculuk başladı, yani teneffüs, artık sunimi ne derseniz deyin...
Bu arada zamanda mecrasında yavaş yavaş akıyor. Sohbet muhabbet derken, saat
öğlenin onikisini vurmuş habarımız yoh. Karnımız acıktı ama, dutulan balık hak
getire, topu topu bir tane durna''güççüğüm amma büyümeyede çalıştıydım''demişde
bize öyle yakalanmış zibidi balık. Öğlen geçti, ikindi de geçti, güneş öbür
gıtalardan birinde ha doğdu, ha doğacak, bu gidişle eli boş döneceğik.
Neysem uzatmayalım o gün o güççücük durnaya oldu olan. Ondan başkada balık
dutamadık. Bu iş biraz da gısmet işi gısmet. Kimi diyo ''hava sıcak balıklar
dibe indi bilader'' kimi diyo''burda balık kalmadıydı abi eskisi gibi''. Hadi
yırttınız bu seferlik balıklar, hem de iyi yırttınız...