Bir şehirde gökdelen;
Bir şiirde şelale
Ya da göğün yangınlarında küle dönen
bir fani.
Kibrin dayattığı,
Yüreğin soğuduğu
Hatta güllerin bile kuruduğu.
Kurmalı bebek gibi bünyem:
Bir ileri bir geri.
Bazen isyanlar anadan üryan:
Affet beni yüce Tanrım.
Gölden bile alacaklıyım,
Ne durgunluğu ne de dar açılı
kıyıları.
Süzme safım işin aslı,
Belki de sığlardan yana dertli.
İnce uçlu bir şiir tadındayım bu
gece;
Huzura davetiye çıkaran gizemin ta
kendisi.
Bilip bilmediğim değil de derdim
Aslında dertlendiğim hiçliğin vakur
şarkısı.
Derinden derinim:
Huyum kurusun.
En engebeli araziyim;
Ayakkabılarım nasıl da çamurlu.
Bir açma elimde bir de
Açamadığım kapının anahtarı.
Yedikçe açmamı
İçinden çıkamadığım çıkmazı
sonlandırsın diye kader
Demediğim de kalmadı hani;
Ne de olsa dertliyim ezelden
Hem de her şeye tasalı.
Sevdiceğim hangi şiirde saklı?
Sevmeyi değil de sevilmeyi arz eden
Hangi şiirse?
Sevgiyi gölgelik misali
Yanımda taşıdım taşıyalı,
Rakam da benim harf de
Belki de şairine özendim
O okumadığım şiirin
Yoksa şairi de mi öldü
Yazmayı dilediği son dizenin?
Bozdum aklımı epeydir;
Gidip de dönmeyen kimse.
Sevdim seveli bu şehri
Aşka daha bir özendim;
Demek ki hala kurumadı
Gönül çeşmem.
Demem o ki;
Demeyi de sevmedim gitti.
Diyeceğimi demedim madem
Neyedir bunca özlem?
Kalıbımı bastığım hiçbir şiirim yok
ki;
Emme basma tulumba gibi
Suyun ezikliğini değil de
Coşkusunu hissettiğim.
Gönül gözüme dahi kırgınım;
O değil mi?
Bunca aşkın şaibeli cilvesi?
Sözüm ona delaletmiş gözyaşı acıya
İyi de durduk yerde nedir buncası?
Üzülmek değil de
Mutluluk dahi taşıyormuş
Rahmetin naşını.
Gökten kayıp giden son bir yıldız
daha görsem:
Terennüm ettiğim değil de
Sitemkâr bildiğim:
Azıcık da elem
Yine başımın belası.
En derindeyim
Belki de kulpu bile olamadığım.
Gölgem dahi bıkkınken
Yürek dahi bunca kırgınlığı taşırken
Demlendiğim hangi dizeyse
Varsın el versin son kez.
En büyük de yemini ettim kendimce;
Sevdikçe büyüyeceğim.