1 Sen Mutlu Ol Deriz Ya



Mutluluk… Kime sorsanız, hadi evlendiniz mutlu olun deriz. Özel günleri kutlar mutluluklar dileriz. Biriyle vedalaşırız mutlu kal, esen kal deriz. Hani nedir bu tılsım dolu, büyüleyici mutluluk, niye mutluluk dileriz ki?

 

Mutluluk, her nevi aşktır, heyecandır, yaşama bağlanma ve varlığımızı hissettiğimiz, varız dediğimiz duygudur. Bir yerden parayla alınmaz, satılmaz. Bizde başlar bizde biter. Eğer bizde mutluluk varsa, her girdiğimiz yerde de mutluluk vardır. Mutluluk rüzgâr gibidir, her estiği yeri sarar, titretir. Ateşse daha da çoğalır, mangal ateşine dönüşür, sımsıcaktır!

 

Bir insan sağlıklıysa, bir insan her işini yoluna koyduysa, bir insan herkes tarafından sevilip sayılıyorsa, bir insan bir şeyler üretebiliyorsa, bir insan yarın güzel şeyler olacak diye rahatça uyuyorsa, bir insan âşıksa-gerçek aşkı bulmuşsa, savaşmıyorsa, doğal afet gibi tehlikelerden eminse… Mutludur.

 

Bu saydıklarım nasıl olacak ki… Örneğin sağlımız için, abur cubur yemeyeceğiz, spor yapacağız, yediğimizden ve içtiğimizden israf etmeyeceğiz, kışsa kalın giyeceğiz, yazsa ince, terliyken soğuk su içmeyeceğiz… Yani eğer sağlıklı kalacak her şeyi yapabiliyorsak, sonucunda sağlıklı kalırız. Yani bunun bir bedeli ve dengesi var. Bir şey olmaz, bende yaparım gibi bu dengeye meydan okur ve bozarsak, sağlımız hemen bozulur. Yataklara mahkûm ve şifa peşine düşeriz. Allah’a dua eder ve yakarırız.  Mutluluk gökten inip kucağımıza düşen bir söz ve deneyim değildir. Biz onu istemeliyiz ve dengeleri bozmamalıyız.

 

Âşıksak, onu kaybedecek hal ve hareketlerden kaçınmalıyız. Aşka saygı duymalıyız.

 

Eğer bir işimiz var ise, kazanmak da istiyorsak, hileden, yalandan, kandırmaktan, her sözümüzde doğru olsun olmasın vallahi demekten vaz geçmeliyiz.

 

Eğer çalışırsak çaba gösterirsek bir şeyler üretiriz. Çalıştıkça, sonuca gitmek hedef oldukça, akan su gibi ne zamanın farkında oluruz ne de yaşadığımız ömrün!

 

Eğer güzel şeyler yapmışsak, kimseyi kırmamışsak, gerektiği gibi yemişsek, gerekli oda sıcaklığını sağlamışsak, neden, niçin ve nasıl sorularını sormuyorsak, savaş ve terör yoksa, doğal afetler olmadıysa,  uyku kendiliğinden gelir ve uyuruz.

 

Mutluluk, bütün bu dediklerimi yapsak da bize bağlı değildir. Yaşadığımız ülkeye, çevreye, vicdana… Yaşanılan acıyı, yaşayan gibi hissetmek gerekir… Yaşanılan güzelliği yaşayan gibi paylaşmak!  Yanımızda ağlayan biri varsa yahut hastaysa biz mutlu olabilir miyiz ki?

 

Mutlu olabilmek o kadar zor ki… Bu yüzden temenni ederiz. Mutlu ol deriz. Yukarıdaki saydıklarımın üstünde de kalıcı mutluluk vardır. Gerçek aşkı bulmakla bu tepe noktaya varır. Gerçek aşk, bizi yaratana, rızkımızı verene, nefes aldırana, rahmetini, lütfunu ve ihsanını esirgemeyenedir. Eğer biz gerçek aşkı bulamazsak, anlık mutlulukları yaşar, ağladığımız da sele dönüşür zarar verir. Umutsuzluklarımız naraya dönüşür, şiddete dönüşür kendimize ve çevremize zarar veririz. Gerçek aşkı tadan ancak mutluluğa giden dengeyi, neye sahip olduğunun şükrüne sahiptir. Şükürse, aşkı verenin ne dediğini harfi harfine yapmayla mümkündür. Kural gibi görünür eğer gerçek aşkın ruhu şükürde yoksa. Sıkıcı gibidir, spor gibidir şükür. Gerçek aşk insanın keşfettiği, mutluluğun ruhudur, kalıcıdır.

 

Gülmek mutlu olmak değildir. Ağlamak da mutsuz olmak değildir. Asumanda ağlar baharın nisan yağmurları ile ama yağdıkça yeşertir doğayı ve doğuşu. Gerçek aşk için ağlıyorsan, özlem duyuyorsan, o nisan yağmuru olur. Gerçek aşkın ruhunu keşfetmek lazımdır. Eğer o aşk varsa denge de vardır, mutluluk formülü de, tıpkı araba kullanırken direksiyona bakmadığımız gibi yahut frene basarken fren pedalına bakmadığımız gibi… Alıştığımız bu hayatı, halen aynısını yaşamaktan daha büyük haz alır gibi… Ölene kadar araba kullanırız, kimse demez senin ehliyetin var mı, yani mutlu ol demez, sen daima mutlusundur-ehliyetin vardır, herkes bilir, şahittir. İşte gerçek aşk, bu sevdadır… Süreriz arabayı ölene kadar!

 

Gerçek aşka ulaşıp, mutlu olanlardan olmak dileğiyle…

 

Saffet KURAMAZ

( Sen Mutlu Ol Deriz Ya başlıklı yazı safdeha tarafından 14.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.