1
Hayatın tarhında gök gözlü Tanrı…
Kıblenin dokunduğu hangi mahlas ise
geceden bile
Uzun derin iç çekişler
Bir de soluk teni, gri bulutların.
Dokunaklı çok da uzak;
Sıra dışı lakin sırdaş
Belki demekten çok çok öte
Belirsizliğin garbı
Bir satıra doluşan tezahürat.
Yüklü de eşrafı,
Nankör yazgısı yalnızlığın
Sulu sepken misali
İçe dokunan bir hıçkırık
Hazır ne de olsa yağmaya rahmet,
Yağmalarken insanoğlu
Ölülerin künyesinde naif bir özgeçmiş
Buhranı öfkenin,
Kibri evrenin.
Hepten, hepten yaftalanan;
Maruzatı bir kıvılcım işte yangının
Yandan çarklı gemilerde bir röveşata:
Sandık sandık izdiham
Gök delindi çoktan.
Hadi gidelim kuytulara,
Derken mizansendeki adam
Yanında sevgilisi;
Çapkın bakışlarında aşkın
Bir de dokundu mu aşkın meleği
İnceden o serzeniş,
Yandan yana yürürken
Sevi dilinde serkeş nameler
Dokunup da tenine yalnızlığın
İç burkan kırıntıları pervasız
yıldızların.
Ötekileşen hani makamsa,
Hangi yaka ilişmeyen ötekine
Önden düğmeli sözcükler
Kırağı çalarken ansızın
Hepten yek, diyen bir nida:
Zarsız atılan bahsin direnci
Tabelasında insanlığın;
Çok geç kaldın,
Aslında inkârı Tanrının;
Göz gözü görmez işte
Mahşer yeri bir kıyım
Oysaki rütbesi şekillerin
Sevecen bir dilde.
Makberin soğukluğu;
Konakladığın hangi kat değil
Bilakis yüreğin gizemi:
Yine içten içe bir yakarış,
Parselleyen ömrü gıyabında
Kanıksanası bir sicil;
Atlarken basamakları çifter çifter.